Yazıları

BATI KAYNAKLI SÖZCÜKLERE KARŞILIK BULMADA YÖNTEM ÜZERİNE[i]

GİRİŞ

Türk Dil Kurumu'nun Batı Kaynaklı Sözcüklere Karşılıklar Bulma Yarkurulu, daha önce Türk Dili Dergisinde parça parça yayımladığı çalışmalarının aşağı yukarı tümünü bir kitapçıkta topladı: Batı Kaynaklı Sözcüklere Karşılık Bulma Denemesi I, TDK Yayınları: 355, Ankara, 1972. Yarkurul üyelerinin (Prof. Dr. Samim Sinanoğlu, Tahsin Saraç, Emin Özdemir) yazdığı sanılan önsöz şöyle başlıyor: "Dilimiz Arapça ve Farsçadan girmiş sözcüklerin çoğuna, bugün Türkçe karşılıklar bulunmuştur." Bu yargının gerçeğe aykırı olduğu pek söylenemez. Ama bunun hemen ardından şöyle deniyor: "Başka bir söyleyişle, dilimizi Arapça ve Farsça sözcüklerden arıtma savaşı, tam bir başarıyle sonuçlanmıştır."

Gene önsözde, şöyle deniyor: "... şu son yıllarda üzerinde önemle durulması gereken yeni bir sorun çıkmıştır ortaya: Batı dillerinden dilimize giren sözcükler sorunu."

Deneme'de izlenen yöntem kısaca şöyle açıklanıyor: "Bu deneme çalışmasında, Türkçe karşılıkları önerilen sözcükler, türlü yapıtların, günlük gazetelerin taranmasıyle saptanmıştır. Saptanan sözcüklerin önce kökleri ve Türkçede yüklendikleri anlamlar üzerinde durulmuş, sonra da karşılıkları buna göre yaratılmıştır. Bunların yaratımında, türetme, birleştirme ve örnekseme gibi bilimsel yollara başvurulmuştur."

Bu incelemede, yukarda belirtilen yaratmanın eksik ve aksak yanları üzerinde durulacaktır. Erek, Batılı sözcüklere karşılıklar bulmada daha yetkin bir yöntem geliştirilmesine karınca kararınca katkıda bulunmaktır. Bundan ötürü, Batılı bazı sözcüklere karşılıklar önerilmesi, işin gereği sayılmalıdır. İnceleme olumlu sonuçlara varabilirse, ilk disiplinli çalışmayı yapmış yarkurul üyelerinin bu başarıdaki payı büyük olacaktır.

İnceleme, adı geçen kitapçığa girmemiş ama Türk Dili'nde yayımlanmış bazı önerileri de kapsamaktadır. Batı kaynaklı sözcüklerin bazen İngilizcedeki yazılışları ile verilmesi, yalnızca kolaylık uğrunadır.


ÖNERİLEN KARŞILIKLARIN İRDELENMESİ

Yarkurulun, önerdiği karşılıkların hepsini gereği gibi irdelediğini söylemek kolay değildir. İrdeleme eksikliği yüzünden, karşılıkların bazıları ölü doğmuştur denebilir. Önerilerin çok iyi irdelenmesi özellikle önemlidir. Onun için işin bu yanı üzerinde uzun boylu durmak gerekmektedir. İrdeleme eksikliğinin bazı örnekleri şöyle sıralanabilir:

Endüstri için işleyim, endüstriyel için işleyimsel karşılığı önerildikten sonra, bu iki sözcük birer tümcede kullanılmış ve bununla yetinilmiştir. Örnekler: "Türkiye'nin bugün artık bir tarım ülkesi değil bir işleyim ülkesi olması gerekir. Ülkemizde işleyimsel etkinlikler gittikçe artmaktadır." Burada endüstri ve endüstriyel sözcükleri ile birlikte, Osmanlıca sanayi ve sınaî sözcüklerine de karşılık önerildiği bellidir. Oysa o iki sözcük hiç anılmamıştır. Önerilen karşılıklar ve verilen örnekler, ilk bakışta pek yadırganmamaktadır. Endüstri ve sanayi sözcüklerinin türevleri ve kullanılışları şöyle sıralanabilir: endüstri-sanayi, endüstriyel-sınaî, endüstrileşmek-sanayileşmek (sınaîleşmek), imalât endüstrisi-imalât sanayii, süt endüstrisi-süt sanayii, uçak endüstrisi-uçak sanayii. Süt endüstrisi ve süt sanayii yerine süt işleyimi denebilirse de, uçak endüstrisi ve uçak sanayii yerine uçak işleyimi denemez. Endüstrileşmek ve sınaîleşmek yerine ise işleyimleşmek denemeyeceğine göre, işleyimcileşmek mi, işleyimselleşmek mi, yoksa başka bir şey mi deneceği belli değildir. İmalât endüstrisi (sanayii) için nasıl bir karşılık önerilebileceği de belli değildir. Bu basit irdeleme, önerilen karşılıkların "ölü doğmuş" olduğunu göstermeye yetmez mi?

Prodüktivite sözcüğü için verimlilik karşılığı önerildikten sonra, "Ulusal Verimlilik Kurumu" örneği veriliyor (Türk Dili, sayı 248). Prodüktivite sözcüğüne karşılık önerilmeden önce, o sözcüğün kökendeşlerine Türkçede eskiden bulunmuş ve kullanılan karşılıklar gözönünde tutulmalı idi. Böyle yapılsa idi, şöyle bir dizi sözcükle karşılaşılacaktı:

To produce : Üretmek.
Producer : Üretici.
Product : Ürün.
Production : Üretim.

Prouctive sözcüğü dilimize, uzun süre üretici diye çevrilmiştir. Demek ki üretici sözcüğü, ad olarak producer, sıfat olsrak da productive sözcüklerinin karşılığı olmuştur. Daha sonra productive yerine üretken denmeye başlanmıştır. Productive için en uygun görülen karşılık da budur. Bütün bu sözcükler birer ekonomi terimidir ve çoğunun karşıtları vardır. Şöyle:

To produce : Üretmek.
Producer : Üretici.
Production : Üretim.
To consume : Tüketmek.
Consumer : Tüketici.
Consumption : Tüketim.

Bugün productivity sözcüğüne karşılık aranması, ülkemizde başlıca sorunun üretim ve üretkenlik olmasındandır. Ama ilerde, gelişmiş Türkiye'de, belki tüketim sorunu ile de karşılaşılacaktır. O zaman, consumptive, consumptivity gibi sözcüklere de karşılık bulmak gerekecektir. Productive ve productivity sözcüklerine verimli ve verimlilik karşılıkları önerilirse, onların karşıtlarına hangi karşılıklar önerilecektir? Bu karşılıklar herhalde verimsiz ve verimsizlik olamaz, çünkü bunlar, verimli ile verimlilik'in karşıtı değildir, olumsuzudur. Kaldı ki, verimli ile üretken, verimlilik ile üretkenlik anlamdaş da değildir. Bu, şöyle bir örnekle açıklanabilir: İnsan üretkendir. Oysa bir hayvan, bir tarla verimli olabilir ve onların verimlilikleri arttırılabilir. Hayvanların verimliliği ya da verimini arttırmak için yetiştiricilerin üretkenliğini arttırmak gerekir. Bi çalışma, verimli olabilir, ama üretken olmayabilir. Bu sözcüklerin birer ekonomi terimi oldukları gözönünde tutularak onlara ve onlara aşağıda eklenen başkalarına şu karşılıklar önerilebilir:

Productive : Üretken.
Consumptive : Tüketken.
Productivity : Üretkenlik.
Consumptivity : Tüketkenlik.
Producible : Üretilebilir, üretilir.
Consumable : Tüketilebilir, tüketilir.
Producibility : Üretilebilirlik, üretilirlik.
Consumability : Tüketilebilirlik, tüketilirlik.

Konsumatris içinse, tüketici kadın, tüketen kadın, yiyici kadın, ya da yalnızca tüketen karşılıkları önerilebilir. Konsumatrislik etmek (yapmak) yerine tüketkenlik etmek (yapmak) denebilir. Ve bütün bu gerekçelerden ötürü, "Ulusal Verimlilik Kurumu" yerine, "Ulusal Üretkenlik Kurumu" demek daha uygundur. (Gariptir ki, Millî Prodüktivite Merkezi'nin çıkardığı bir derginin adı Verimlilik'tir.) Öyle görünüyor ki, productivite için önerilen verimlilik sözcüğü, kendine yüklenmek istenen anlamı taşıyamayacaktır.

Rekor için erişim, rekortmen için erişmen karşılıkları önerildikten sonra şu örnekler veriliyor (ve iş bitiyor): "Uluslararası yarışmalarda yeni erişimler kırıldı. Ünlü koşucu eski erişimini koruyabildi. Bu yıl buğday üretimi erişim düzeyindedir." (Türk Dili, sayı 250). Rekor yerine erişim ya da erişi, erişin, erişki dense bile, rekor kırmak yerine herhalde erişim, erişi, erişin, erişki kırmak denemez. Deyimin ingilizcesi, to beat ya da to break the record'dur. Deyimde, to beat ya da to break, değerden düşürmek, aşmak, geçmek, bozmak anlamındadır. Deyimin çevirisi şöyle bir şey olmalıydı: Rekoru (The record, belirli bir rekoru) aşmak, bozmak, değerden düşürmek. To break kırmak diye çevrilse bile, çevirinin doğrusu şöyle olmak gerekir: Rekoru kırmak. Görülüyor ki bu deyim Türkçeye yanlış bir çeviriyle girmiştir. Bundan ötürü, rekor sözcüğünün dilimizdeki bütün kullanılışları gözönünde tutularak örnekler verilmelidir. Bilgi, görgü, vergi, vargı sözcükleri örneksenerek türetilmiş erişki sözcüğü yeğ tutularak örnekler şöyle sıralanabilir: Ahmet, 100 metrede yeni bir Türkiye rekoru kırdı. Bu tümcenin karşılıkları şunlar olabilir: ". Ahmet, 100 metrede Türkiye erişkisini aştı. 2. Ahmet, 100 metrede yeni bir Türkiye erişkisine ulaştı. Olimpiyatlarda yeni rekorlar kırılıyor: 1. Olimpiyatlarda yeni erişkilere ulaşılıyor. 2. Olimpiyatlarda erişkiler aşılıyor. Son yarışlarda kırılmadık rekor kalmadı: Son yarışlarda aşılmadık erişki kalmadı ya da değerden düşürülmedik erişki kalmadı. Olimpiyat, yüksek atlama, gülle atma, vb. rekoru: Olimpiyat, yüksek atlama, gülle atma, vb. erişkisi. Ahmet, Mehmet'in rekorunu egale etti: 1. Ahmet, Mehmet'in erişkisini yeniledi. 2. Ahmet, Mehmet'in erişkisine ulaştı. Rekortmen: Erişkici. Türkiye cirit atma rekortmeni: Türkiye cirit atma erişkicisi, vb. "Bu yıl buğday üretimi erişim düzeyindedir" yerine "Bu yıl buğday üretimi erişkisel düzeydedir" demek daha uygun görünmektedir. Deyim dilimize yanlış bir çeviriyle girmiş olmasaydı, böyle bir irdeleme belki gerekmezdi.

Stil : Yoldam.
Stilize etmek : Yoldamlamak.
Stilizasyon : Yoldamlama.
Stilist : Yoldamcı.

Örnekler: "Bu yazar, yoldamıyle büyük ilgi çekiyor. Koca Sinan'ın bütün yapıtlarında anıtsal bir yoldam vardır." (Türk Dili, sayı 250). Stilize sözcüğüne karşılık önerilmesi unutulmuştur. Yukardaki önerilere bakarak bu sözcüğün karşılığının ne olmak gerektiğini kestirmek de kolay görünmemektedir.

Şifre : Gizyazı.
Şifreli : Gizyazılı.
Şifrelemek : Gizyazıya çevirmek.
Deşifre etmek : Çözmek, sökmek.
Deşifre olmak : Kimliği anlaşılmak, kimliği açığa çıkmak, belli olmak.

Örnekler: "Bu gece büyükelçiye bir gizyazı geldi. Aldığı gizyazıya gör tutumunu saptayacak."

Önerilen karşılıklara göre, şifreli kilit yerine gizyazılı kilit, kasanın şifresi yerine kasanın gizyazısı demek gerekmektedir. Böyle demeyi yadırgamayanlar olabilir mi? İrdeleme eksikliği burada da, önerilen karşılıkların yetersiz kalmasına yol açmaktadır. Şifre'nin karşılığı giz kökünden türetilicekse, işlem, gözlem, eylem sözcükleri örneksenerek gizlem, od (ateş)-odun türetimesi örneksenerek gizin denebilir. Karşılıklar da şöyle olur:

Şifre : Gizin, gizlem.
Şifreli : Gizinli, gizlemli.
Şifresiz : Gizinsiz, gizlemsiz.
Deşifre etmek : Gizinsizlemek, gizinsizleştirmek, gizlemsizlemek,
gizlemsizleştirmek, gizinini çözmek, gizlemini çözmek, vb.
Deşifre olmak : Gizini kalmamak, gizlemi kalmamak, gizinsizleşmek,
gizlemsizleşmek, vb.
Şifreli kilit : Gizinli kilit, gizlemli kilit.
Kasanın şifresi : Kasanın gizini, kasanın gizlemi.
Şifrelemek : Gizinlemek, gizlemlemek.
Şifreci : Gizinci, gizlemci.
Şifrecilik : Gizincilik, gizlemcilik.

Başka bir örnek:

Koordinasyon : Ortakgüdüm.
Koordine etmek : Ortakgüdümlemek, ortakgüdüm sağlamak.
Koordinatör : Ortakgüdümcü. (Türk Dili, sayı 248)

Koordine sözcüğü için karşılık önerilmemiştir. Öneren karşılıklara göre, sözcüğün karşılığının ne olmak gerektiği de belli değildir. Koordinat sözcüğü hiç anılmamuştır.

Koordine yerine düzendeş denirse (sözcüğün kökündeki anlam buna elverişlidir) durum şöyle olacaktır:

Koordine : Düzendeş.
Koordine etmek : Düzendeşlemek, düzen birliği sağlamak.
Koordinasyon : Düzendeşleme, düzendeşlenme, düzenbirliği, düzendeşlik.
Koordinatör : Düzendeşleyici, düzenbirlikçi.

Koordinat sözcüğü için, herhalde Prof. Kızılırmak, konsayı karşılığını önermiştir. Bu karşılık, sözcüğün Osmanlıcası olan kemmiyet-i vaz'iye'nin çevirisidir. Yalnız, konum sayı yerine nedense konsayı demek üstün tutulmuştur. Konum sayı daha uygun bir karşılık gibi görünmektedir. Ama koordinat yerine düzendeşlik sayısı, koordinat eksenleri yerine düzendeşlik eksenleri ya da düzendeşleme eksenleri, koordinat sistemi yerine düzenbirliği sistemi denebilir. Bu terimlerin fiziksel ve matematiksel anlamları biraz derinlemesine düşünülürse, bu karşılıkların hiç değilse çok yanlış olduğu ileri sürülemez. Görülüyor ki Yarkurulun karşılık önermeyi nedense unuttuğu bir sözcükten çıkarak öbür sözcüklere daha uygun görünen karşılıklar türetme olanağına kavuşulmaktadır. Bu karşılıkların daha uygun görünmesi, 1. bileşik sözcük olmamalarından, 2. daha kısa olmalarından, 3. ilk sözcüğe önerilen karşılıktan öbür kökendeş sözcüklerin hepsine karşılıklar türetilebilmesinden ötürüdür. Bunlardan daha iyi olan karşılıklar da türetilebilir. Ve ortak ereğimiz budur.

Kamp : Dinlenek, yaka, toplanak.

Örnekler: "Bu yaz Marmaris'te bir dinleneğe gideceğiz. Son büyük savaştan sonra dünya iki yakaya ayrılmıştır. Siyasal tutuklular toplanağı." Kamp yapmak, kamp yaşamı, kamp kurmak, kampçı sözcüklerine karşılık önerilmemiştir. Toplama kampı için önerilen siyasal tutuklular toplanağı, belki türetildiği kök (toplanmak eylemi) hem dönüşlü ve hem de edilgin olduğu için yadırganmaktadır. Bu karşılık, sanki siyasal tutukluların kendi istekleriyle toplandıkları bir yer varmış da, oranın adına karşılık önerilmiş gibi bir izlenim yaratmaktadır. Kamp sözcüğünün Türkçe Sözlük'teki açıklaması da eksik ve aksak gibidir. Kamp kurmak yerine konaklamak, kamp yerine konak demek de pek uygun görünmemektedir. Kısaca, kamp sözcüğüne karşılık bulma işi eksik kalmıştır. Öyle görünüyor ki, bu sözcüğün anlamlarıdan biri yaka sözcüğü ile karşılanabilmektedir.

Bürokrasi : Yaz-çiz, yaz-çizcilik.
Bürokrat : Yaz-çizci.

Örnekler: "Bu yaz-çizci anlayıştan kurtulmadıkça, sorunları çözümlemek (çözmek denseydi daha uygun olmaz mıydı?) olanağı yoktur. Yaz-çizciler genellikle yaratıcı olamazlar."

Bürokrasinin öbür anlamları için, devletin bürolarla yönetilmesi yolu, devlet memurlarının tümü anlamları için karşılık önerilmediğinden, yapılan iş eksik kalmıştır. Bürokrat'ın yalnızca yaz-çizci anlamına değil, devlet memuru anlamına da geldiği unutulmuştur. Ayrıca, burada kırtasiyeci ve kırtasiyecilik sözcüklerine de karşılık önerildiği anılmaya değer.

Çek : Ödene.

Örnek: "Adınıza bir ödene yazayım, parayı bankadan alırsınız."

Örnekte "parayı bankadan çekersiniz" denmemiş olması ilginçtir! Seyahat çeki (traveler's cheque), posta çeki için karşılık önerilmemiştir. Seyehat çeki yerine gezi ödenesi, yolcu ödenesi, yolculuk ödenesi ve posta çeki yerine posta ödenesi denebilir mi? Denemezse ne denmelidir? Bu sorular, Yarkurulun kendi kendine sorup cevaplandırması gereken sorular olmalıydı.

Depo : Koruncak.
Depo etmek : Yığmak, biriktirmek.

Yığmak ve biriktirmek, depo etmenin anlamlarından birine karşılık olabilir. Depolamak için karşılık önerilmemiştir. Depolamak, yığmak ya da biriktirmek değildir, depoya koymak'tır. Önerilen karşılığa göre, koruncaklamak! Bu öneri üzerinde ilerde gene durulacaktır.

Estetik : Güzelduyu (ad).
Estetik : Güzelduyusal (sıfat).
Estetisyen, estetikçi : Güzelduyucu.
Estetizm : Güzelduyuculuk.

Örnekler: "Bu profesör, üniversitede yirmi yıldan beri güzelduyu dersleri okutmaktadır. Bu şiirin güzelduyusal yapısı oldukça cılız kalıyor."

Duyu sözcüğü hasse anlamına geldiğine göre, güzelduyu güzel hasse demektir. Önerinin yanlış olduğu açıktır. "Aisthêtikos duyularla alınabilen, algılanabilen" anlamına geldiğine göre, estetik için duyun karşılığı önerilebilir.

Estetik : Duyun (ad).
Estetik : Duyunsal (sıfat).
Estetik (bediiyat) : Duyunbilim, Duyun bilimi.
Estetisyen, estetikçi : Duyuncu.
Estetizm : Duyunculuk.

Bir de estetik ameliyatı var. Bunun yerine güzellik ameliyatı da denmektedir. Güzelleme işlemi, güzelleştirme işlemi, güzellik işlemi de denebilir. Örnek: Ünlü yıldız Y. burnunu güzelleme (güzellik) işleminden geçirtmiştir. Bir de estetik cerrahî var. (Dilimizi Arapça ve Farsça sözcüklerden arıtma savaşı tam bir başarı ile mi sonuçlanmıştır?) Onun yerine de güzellik, güzelleme, güzelleştirme işlemciliği ve estetik cerrahı yerine de güzellik, güzelleme işlemcisi denebilir. Duyunsal işlem, duyun işlemi, duyunsal işlemci, duyun işlemcisi karşılıkları da önerilebilir.

Reform : Düzeltim.
Reformist : Düzeltimci.

Örnek: "Eğitimde birçok düzeltimler yapmak gereği vardır."

Önerilen karşılığı toprak reformu tamlamasında reform sözcüğünün yerine koyalım: toprak düzeltimi. Bu, olsa olsa, toprak tesviyesi'ne karşılık olabilir. Eğitim reformu yerine eğitim düzeltimi denebilir mi? Düzeltim, düzeltme sözcükleri tashih anlamını taşımaktan kurtulamamaktadır. Kısaca, reform sözcüğüne uygun bir karşılık önerilebilmiş değildir.

Pasifikasyon : Barışlandırma.

Örnek verilmemiştir. Pasific sözcüğüne karşılık önerme gereği duyulmamıştır. Bu sözcük için birden çok karşılık önerilebilir: barşçıl, barışsal, barışçı, barışsever, barışkan, barışsak. Görülüyor ki pasification için de birden çok karşılık önerme olanağı vardır. Barışlandırma, bunların en az doğrusu ve en sonuncusu olabilir gibi görünmektedir. Barışçıllama, barışçıllaştırma, barışsallaştırma, barışçılaştırma, barışseverleştirme, barışkanlaştırma, barışsaklaştırma karşılıklarından biri yeğ tutulabilir.

Skandal : Utanca.

Örnek: "Bu davranış tek sözcükle utancadır."

Burada, Osmanlıca kepazelik ve rezalet sözcüklerine de karşılık önerildiği bellidir. Skandal (kepazelik, rezalet) çıkarmak yerine ne deneceği belli değildir. Kepaze, rezil olmak (ve etmek) için de önerilmiş karşılık yoktur. Utanca, olsa olsa, Osmanlıca ayıp sözcüğüne karşılık olabilir gibidir.

Bekravnt : Artyetişim.

Background sözcüğü, dilimizde, temel, taban, görgü, geçmiş, birikim, çalışmışlık, vb. sözcükleri ile karşılanabilir. Sözcük İngilizcede de bunlara benzer çeşitli anlamlarda kullanılmaktadır. Örneğin, "the philosophical background of that century" (o yüzyılın felsefî background'u) Türkçeye, "o yüzyılın felsefi tabanı, birikimi, geçmişi" vb. diye çevrilebilir. "Do you have any background on this subject?" Bu tümce, dilimize, "bu konuda hiç çalışmışlığınız var mı? Bu konuda herhangi bir görgünüz var mı?" vb. diye çevrilebilir. Onun için, background sözcüğüne karşılık bulmanın neden gereksendiğini anlamak güçtür. Önerilen karşılığa gelince, İngilizcede back sözcüğünün art anlamına da geldiği gözönünde tutularak, background için artyetişim karşılığını önermek yanlıştır. Art sözcüğü, dilimizde, ön sözcüğünün karşıtı olarak kullanılmakta, örneğin "bu işin ardı var" denince, sonrası, arkası anlamına gelmektedir. Artyetişim olunca, neden önyetişim olmasın ya da düşünülmesin? Artyetişim, önyetişim'in karşıtı olarak, sonraki yetişim anlamına gelmektedir. Bundan ötürü de, background ile anlatılanın tam karşıtıdır. Background sözcüğüne yetişim sözcüğünü kullanarak bir karşılık önermek gerekirse, yukardaki gerekçelerden ötürü, bu karşılık ancak önyetişim olabilir. Çünkü bu sözcükteki back, Türkçede ön sözcüğünün yüklendiği anlamı yüklenmiştir.

Teknik : Uygulayım (ad).
Teknik : Uygulayımsal (sıfat).
Tekniker, teknisyen : Uygulaman.
Teknokrat : Uygulayımcı.
Teknoloji : Uygulayımbilim.

Ayrıca, teknik sözcüğünün ikinci anlamı için yol yordam, yöntem karşılıklarının öteden beri kullanıldığı anılıyor.

Bugün tatbikat yerine uygulama sözcüğünü kullanmaktayız. Bundan dolayı, uygulaman tatbikatçı anlamına gelmektedir. Uygulayım sözcüğü de, anlam bakımından, uygulama sözcüğüne çok yakındır. Önerilen karşılıklar -eksiklikler bir yana- hiç de uygun görünmemektedir. Teknik için yapın karşılığı önerilirse durum şöyle olur:

Teknik : Yapın (ad).
Teknik : Yapınsal (sıfat).
Tekniker, teknisyen : Yapman.
Teknoloji : Yapınbilim, yapın bilimi.
Teknolog : Yapınbilimci, yapın bilgini.
Teknokrasi : Yapıncılar.
Teknokrasi : Yapıncılar yönetimi, yapıncılar (yapıncı) egemenliği.
Teknokrat : Yapıncı.

İş, bununla bitmiş değildir. Sözcüklerin yüklendiği başka anlamlar için de karşılıklar önerilmelidir. Güreş tekniği, teknik güreşçi yerine güreş ustalığı, usta güreşçi denebilir. Süt teknolojisi için süt işleyimi, süt işleyimbilimi gibi ayrı bir karşılık önermek gerekli görünmektedir. Zootekni yerine hayvancılık, hayvan yetiştirme karşılıkları öteden beri kullanılmaktadır. Fitotekni'nin kullanılagelen karşılığı bitki yetiştirme'dir. Sonu tekni ile biten sözcüklere buradaki ilkeye göre karşılıklar önerilebilir. Teknik eleman için yapın görevlisi karşılığı uygun görülebilir. Birkaç örnek: Bilimsel ve yapınsal ilerleme, zamanla, yapıncıların egemenliğine (yapıncı egemenliğine) yol açmaktadır. Bilimsel bulguların yapına aktarılması insanlığı mutlu etmeye yetmemektedir. Öneriniz bu işin yapınına (yapınbilimine) aykırıdır. Yapıncılar küçük, ama güçlü bir zümredir. Ahmet, elektrik yapmanı olmak istiyor. vb.

Emperyalizm : 1. Buyuruculuk, 2. Elkoyuculuk.
Emperyalist : Buyurucu, elkoyucu.

Emperyalizm sözcüğünün tekelci kapitalizm, kapitalizmin son (belirli bir) aşaması anlamına kullanıldığını bilen biri bu karşılıklara ne der? Bazı sözcüklerin tarihî süreçte çok özel bir yeri vardır. Örneğin, forum, emperyalizm, felsefe, atom sözcükleri böyledir. Bu tür sözcüklere karşılık önermek gerekli midir, gereksiz midir? Bu, tartışılmaya değer bir konudur. Onun için forum sözcüğüne önerilen karşılık, toplu tartışma, uygun olup olmaması bir yana, önce işin bu yönü düşünülerek, şimdilik sakınganlıkla karşılanmalıdır. Amaç, dilimize girmiş Batılı sözcüklerin hepsine karşılık bulmak olabilir. Ama bunun yüzde yüz gerçekleştirilemeyeceği de unutulmayıp, hangi sözcüklere karşılık aramanın sakıncalı ve bazen boşuna olduğu iyi saptanmalıdır. Bazı sözcüklerin bir çeşit dokunulmazlığı vardır. Bugün namaz sözcüğüne karşılık önermeyi kim aklından geçirebilir?

Asansör : Çıkar-iner.

Bu karşılık önerilirken, biçer-döver, biçer-bağlar sözcükleri örneksenmiştir. Biçip dövmek biçer-döverin en ayırıcı özelliğidir. Biçer-döver, biçip dövsün diye yapılmıştır. Biçer-döver ve biçer-bağlar sözcükleri, adı oldukları nesnelerin en kısa tanımıdır. Oysa çıkar-iner asansörün en kısa tanımı değildir. Şahmerdan da çıkar ve iner, ama ona da çıkar-iner denemez. Asansör için daha önerilmiş, Türkçe Sözlük'e de girmiş, ama benimsenmemiş başka bir karşılık vardır: ağıncak! İlerde bu sözcük gene söz konusu edilecektir. Asansör için önerilmiş ve kullanılmış iki karşılık daha vardır: 1. Yükseleç, 2. Yükselteç.

Science-Fiction : Düşbilimsel yapıt.

Düşbilimsel yapıt, uygun bir karşılık gibi görünmemektedir, çünkü düşbilimsel sözcüğü düşlerle uğraşan bir bilim dalına değgin anlamına gelmektedir. (Bu incelemenin taslağı, Orhan Duru'nun Bilim Kurgu adlı yazısı [Türk Dili, sayı 256, s. 332-333] yayımlanmadan önce yazılmıştır ve bu konuda onun gibi düşünülmüştür.) Bilim-kurgu önerisi de, kurgu sözcüğünün dilimizde yüklendiği anlam (speculation) dikkate alınırsa, pek uygun görünmemektedir. Science-ficition sözcüğüne iki yoldan karşılık önerilebilir: 1. Fiction sözcüğüne önerilmiş karşılıklara dayanarak, 2. Science-fiction'un bir edebiyat türü olduğu gözönünde tutularak. Fiction'un Osmanlıcası, Arapça sun (yapmak) eyleminden türetilmiş tasni'dir. Bu sözcük örnek tutularak fiction için yapıntı karşılığı önerilmiştir. Türkçe Sözlük'te verilen karşılık budur. Yapıntı sözcüğünün benimsendiği söylenemez. Fiction için önerilip kullanılmış başka bir karşılık da sayıntı'dır. Sayıntı, yapıntı'dan daha uygun bir karşılık gibi görünmektedir. Fictive (itibarî) sözcüğüne daha önce saymaca karşılığı önerildiğine göre, sayıntı daha tutarlı gibidir. Şimdi, kırıntı ekmek, döküntü yemek der gibi, science-fiction'a da sayıntı bilim denebilir. Ya da, ekmek kırıntısı, yemek döküntüsü der gibi, bilim sayıntısı da denebilir. Ama science-fiction'un bir edebiyat türü olduğu gözönünde tutulursa, bilim masalı karşılığı da önerilebilir. Bilim masalı karşılığı önerilince, sayıntı bilim öyküsü, sayıntı bilim yazarı, sayıntı bilim romanı yerine ne denecektir? Masalın büyüğü küçüğü, uzunu kısası önemli değildir. Masal masaldır. Ama bu türün öyküsünü ve romanını ayırmak gerekirse, küçük bilim masalı, büyük bilim masalı denebilir. Yazar da bilim masalcısı olacaktır.

Areometre : Yoğunluk ölçer.

Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu'na (TDK Yayınları: 218, Ankara, 1963) bakılırsa, bu karşılığın densimetre için önerilmiş olduğu görülecektir. Aynı karşılık, gene densimetre için Fransızca-Türkçe Sözlük'te (TDK Yayınları: 189, Ankara, 1062.) kullanılmıştır. Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu'nda, areometre için verilen karşılık sıvı ölçer'dir. Bu, sözcüğün Osmanlıcadaki karşılığının (mikyas-ı maiyat) yanlış bir çevirisi olsa gerektir. Demek ki önerilen bir karşılığın daha önce başka bir anlamda kullanlıp kullanılmadığı, kullanılmışsa, bundan doğan bir sakınca olup olmadığı araştırılmamıştır. Şimdi, yoğunluk ölçer nedir? Densimetre midir, yoksa areometre midir?

Bu incelemede eleştiri yalmızca bir araçtır. Verilen örnekler incelemenin amacına elverecek nitelikte ve niceliktedir. Bundan ötürü, çalışma sırasında alınan notlardaki başka örnekler burada anılmayacak ve işin ikinci bir yanı ele alınacaktır.


SÖZCÜK VARLIĞI VE SÖZCÜK TÜRETMEDE KULLANILMIŞ EKLER

Deneme'de, madde başı olarak yazılmış 247 sözcüğe karşılık önerilmiştir. Bunların 200'üne önerilen karşılıklar, doğrudan doğruya Yarkurulun deneme çalışmalarının ürünüdür. Geri kalan 47 sözcüğün karşılıkları ise, 1. ya daha önce önerilip sözlüklere geçmiştir, 2. ya daha önce kullanılmıştır, 2. ya da ufak değişikliklerle ve bazen de ikinci bir karşılık önerilerek benimsenmiştir. (Örneğin, aspiratör, açık bono vermek, dejenerasyon, depo etmek, directeur, directif, empermeabl, homojen, kompleks, mettöransen, obstrüksiyon, organizasyon, organiztör, oryantalist, otodidakt, prospektüs, provakatör, rekolte, revizyon sözcüklerinin karşılıkları için Türkçe Sözlük'e ve Fransızce-Türkçe Sözlük'e bakınız. Alfabe-abece, otokritik-özeleştiri, travers-tabanlık, vb. karşılıkları daha önce önerilip kullanılmış sözcüklere; reform-düzeltme-düzeltim, dejarj-boşalma-boşalım, rafineri-arıtma evi-arıtım evi, vb. ufak değişikliklerle benimsenmiş sözcüklere örnek gösterilebilir.)

Genel durum şöyledir:

Karşılıkları benimsenmiş sözcükler : 47 %19
Karşılıkları önerilmiş sözcükler : 200 %81
TOPLAM : 247 %100

Bu 247 sözcüğe önerilen Türkçe karşılıkların toplamı 356'dır. Yabancı sözcük başına, ortalama 1,44 (yaklaşık 1,5) karşılık önerilmiştir. Önerilen karşılıkların 113'ü (toplam karşılıkların %31,7'si) bileşik sözcüktür. Karşılık önerilen sözcüklerin 68'i (%27,5), bileşiktir. Yarkurulun gereğinden çok bileşik sözcük önerdiği söylenemez. Fark, % 4,2'dir.

Sözcük varlığı üzerinde durulmasının başlıca amacı, Yarkurulun öz türetisi olan sözcükleri ve dolayısı ile türetmede kullandığı ekleri saptayıp işin bu yanını nesnel olarak ele alabilmektir.

Yarkurul sözcük türetmede çeşitli eklere başvurmuştur. Doğrudan doğruya Yarkurulun türetisi olan sözcükler (türevleri sayılmadan) gözönünde tutulursa, en çok kullanılan ek -(i)m ekidir. Bu ekin bir kullanılışına karşılık öbür eklerin kaçar kez kullanıldığı hesaplanınca, şöyle bir durumla karşılaşılmaktadır:

-(i)m 1,00 -ce 0,33
0,30 0,23
-ci 0,20 -i 0,20
-(n)cek 0,16 -r 0,16
-(e)nek 0,13 -lik 0,13
-me 0,13 -(i)k 0,13
-men 0,10 -z 0,06
-gen 0,06 -(i)l 0,03
-meç 0,03 -si 0,03
-cil 0,03 -(i)nti 0,03
-ge 0,03 -(i)n 0,03
-geç 0,03

Ağırlık az işlek ve işlek eklere verilmiştir. Bu, raslantı değildir. Çok işlek ekleri kullanarak yepyeni anlamlar taşıyacak sözcükler türetme olanağı çoğu zaman sınırlıdır ve çok işlek olmayan eklere başvurmak, belirli bir ölçüde, zorunludur. Yalnız, Yarkurul, -(i)m ekine özel bir eğilim göstermiştir. Böyle bir eğilim, daha uygun eklerin yeğ tutulmasını önleyebileceği için sakıncalı olabilir. Bu çeşit çalışmalarda kişilerin eğilimleri de etkili olacaktır. Ama bu etkiyi azaltmaya çalışmak, sonucun daha başarılı olması için gereklidir. Bu ise, başka başka ekleri aynı amaçla kullanıp, türetilen sözcükler arasından birini seçmekle -belirli bir oranda- sağlanabilir. Örneğin, rekor: erişim önerisiyle yetinilmemeli, erişi, erişke, erişki, erişin, vb. sözcüklerinin de önerilebileceği gözönünde tutularak çalışılmalıdır. Yarkurul da belki böyle çalışmıştır. Ama bu yolun, Yarkuruldaki -(i)m eki eğilimini dizginlediği söylenemez. Yarkurul belki böyle bir sakınca üzerinde durmamıştır; ve belki böyle bir sakınca olabileceğini de kabul etmeyecektir.

Türetmede kullanılan az işlek eklerden -(n)cek, eklerin çoğundan daha sık kullanılmıştır. Salıncak, oyuncak sözcüklerinde olduğu gibi, bu ekle türemiş sözcüklerin anlamlarında bir küçüklük, bir önemsizlik,vb. bulunmaktadır. Bu yüzden, -(n)cek ekiyle türetilmiş sözcüklerin benimsenebileceği pek umulamaz. Bu sözcüklerin başlıcaları şunlardır:

Arakoruncak : Antrepo.
Koruncak : Depo.
Taşıncak : Bagaj.
Ödencek : Bono.
Barıncak : Pansiyon.
Tapıncak : Fetiş.

Bunların içinde karşılık olarak önerildiği sözcüğün anlamını en iyi veren tapıncak sözcüğüdür. Bu, -(n)cek ekinin yukarda belirtilen niteliğinen ötürüdür. Tapıncak sözcüğü, bu ekin çok yerinde kullanılmasına güzel bir örnektir. Öyle görünüyor ki -(n)cek eki büyük dikkatle ve pek seyrek kullanılmalıdır. Asansör için önerilmiş ağıncak karşılığı, hem bu ekle türetildiği için, hem de ağmak gibi az uygun ve az kullanılır bir kök kullanıldığı için tutulmamıştır. Asansör, oyuncak gibi, salıncak gibi bir araç değildir; önemli ve ciddî bir araçtır. Ona önerilecek karşılık da, onun bu niteliğine uygun olmalıdır.


TARTIŞMA VE SONUÇ

Yarkurul karşılıklarını önerdiği Batı kaynaklı sözcükleri, "türlü yapıtları, günlük gazeteleri" tarayarak saptamıştır. Sonucu, büyük ölçüde, üç kişinin eğilimleri ve olanakları belirlemiştir. Batılı sözcüklere karşılık bulma işi bilimsel bir yol izleyecekse, ilk iş, dilimize girmiş bu türlü sözcüklerin tümünü saptamak olmalıdır. Batılı sözcük akınının hızı, bu akını özellikle hangi çevrelerin, neden, ne için, nasıl hızlandırdığı ve biraz da abartarak konuşmak gerekirse, yılın hangi ayında hangi yeni Batılı sözcüklerin dilimizde kullanılmaya başlandığı bile saptanmalıdır. Bu, ancak çeşitli uzamnlık dallarında çalışan aydınların yardımları ile başarılabilecek bir iştir. Dilimize yeni sızmış bir Batılı sözcüğe önerilen uygun bir karşılık, artık alışılmış bir sözcüğe önerilenden çok daha kolay benimsenebilir. Bundan ötürü, Batılı sözcük akınını sürekli izlemekte büyük yarar vardır. Karşılık önermede de uzmanların düşünceleri sorulmalı, yardımları istenmelidir. Malî bir terime önerilen bir karşılık, maliyeciler onu benimsemedikçe, kullanmadıkça tutunabilir mi?

Uzmanlar, Batı kaynaklı çeşitli sözcüklere karşılık bulup kullanmaktadırlar. Örneğin,   birkaç yıl önce input, output, investment, master plan diyen yapıncılar, bugün girdi, çıktı, yatırım, ana plan demektedirler. Türk Dil Kurumu'nun dilimizin gelişimini olanca genişliği ile izlediği ileri sürülebilir mi? Türk Dili Dergisi, edebiyat dergisi olduğu oranda dil dergisi de olabilmekte midir? Edebiyat dili, dilin en büyük kesimini mi oluşturmaktadır? Dilimize girmiş Batılı sözcüklerin çoğunu edebiyatçılarımız mı gereksemiştir, yoksa bilim ve yapın adamlarımız mı? Batılı sözcüklere karşılık bulma çalışması, geniş bir iş ve düzenbirliğini, üç kişilik bir Yarkuruldan daha büyük bir örgütü ve daha ileri bir işbölümünü gerektirmez mi?

Eskiden, daha çok tek tek sözcüklere, ya da kökendeş sözcüklerin hepsine değil de, birkaçına karşılık önerilmiştir. Çalışmalarda başat olan, yöntemden çok esindir, coşkudur. Böyle çalışmaların ürünü olan sözcükler Türkçe Sözlük'e bile girmiştir ve burada söylenenlerin kanıtıdır. Örneğin, kısım sözcüğüne bölük, kesim, parça, takım karşılıkları önerilmiştir, ama Türkçe Sözlük'te, kısmen ve kısmî sözcükleri hâlâ karşılıklarını beklemektedir. Fedakârlık, fedakâr sözcüklerine özveri, özverili, özveren karşılıkları önerilmiştir. Ama feda, fedaî, fedailik, feda olmak, feda etmek sözcüklerine özveri sözcüğüne dayanılarak önerilmiş karşılıklar yoktur. Veri sözcüğünün mûta anlamına kullanıldığı da düşünülürse, özveri sözcüğünün iğretiliği daha çok ortaya çıkmaktadır. Adaptasyon, adapte etmek, adapte olmak sözcüklerine uyarlama, uyarlanma, uyarlamak, uyarlanmak karşılıkları önerilmiştir. Ama bunlara bakarak, adaptive ve nonadaptive sözcüklerine alttan alta önerilmiş karşılıkların, örneğin uyarlanır ve uyarlanmaz olabileceğini herkesin anlayıvermesini beklemek doğru mudur? Bu iki sözcüğe, Türk Dil Kurumu'nun bastığı Fransızca-Türkçe Sözlük'te de yer verilmemiştir. Yarkurul da önceleri bu yanılgıya düşmüştür, ama çalışmaları ilerledikçe, bu yolun çıkmazlığını, yetersizliğini anlamıştır. Ve örneğin, Yarkurul, santral sözcüğüne karşılık önerirken (Türk Dili, sayı 252) on beş sözcüğe karşılık önermek gereğini duymuştur. Bu on beş sözcüğe önerilen karşılıkların uygun olup olmaması önemli değildir. Önemli olan, Yarkurulun yaptığı ilk disiplinli denemenin, yöntem sorununu açıkça ortaya koymuş olmasıdır. Yarkurul, özellikle bunun için kutlanmalıdır.

Bu incelemede yeni gibi görünen ne varsa, hepsi Yarkurulun denemesinden çıkarılmıştır. O denemede saklı bütün bilgilerin ortaya çıkarıldığı da söylenemez. Eksikler tamamlanmalı, yanlışlar düzeltilmeli, bu değerli bilgiler bundan sonraki çalışmalarda uygulanmalı ve daha ileri bilgilere ulaşılmalıdır.

Şimdi, Yarkurulun denemesinin ışığında, Batılı sözcüklere karşılıklar bulmada izlenmesi uygun yöntemin ve programın taslağı şöyle olabilir:

I. Dilimize girmiş Batılı sözcüklerin tümü saptanmalıdır.

II. Batılı sözcüklerin dilimize akını titizlikle ve sürekli izlenmelidir.

III. Öncelikle karşılık önerilecek sözcükler saptanmalıdır. (Bu iş, 1. sözcüklerin dilimize yeni girmiş olmalarına, 2. yaygınlıklarına, vb. ağırlık verilerek yapılmalıdır.)

IV. Karşılık önerilecek her sözcüğün, 1. karşıtı, 2. olumsuzu, 3. varsa Osmanlıca karşılığı, 4. daha önce önerilmiş karşılığı ya da karşılıkları, 5. dilimize girişinde uğradığı anlam değişikliği olup olmadığı, 6. dilimize girişinde bir terslik, bir yanlış çeviri olup olmadığı, 7. deyimlerde geçip geçmediği, 8. dilimizdeki ve Batı dillerindeki bütün kökendeşleri ya da türevleri, 9. terimse, hangi bilim ya da yapın dalı ile ilgili olduğu, 10. daha önce önerilmiş karşılıkların hangi ölçüde uygun olduğu (sözcüğün bütün kökendeşlerine ve kullanılışlarına karşılık önermeye yetip yetmediği), 11. sözcüğe şimdilik uygun bir karşılık önerilemiyorsa, Osmanlıcasını (varsa) kullanmanın yeğ tutulup tutulamacağı, vb. araştırılıp saptanmalıdır. (Her sözcük için bunları saptamaya gerek olmayabilir, ama bazı sözcükler için bunların da yetmeyebileceği gözönünde tutulmalıdır.)

V. Tek tek sözcüklere değil, kökendeş sözcük kümelerine karşılık önerilmeli ve aynı kökenden olup da dilimize girmemiş sözcüklere karşılık önerilmese bile, ileride onlara da karşılık önerilmek gerekebileceği hep gözönünde tutulmalıdır. Dilimize girmiş olsun ya da olmasın, bir sözcüğün karşıtına ve olumsuzuna her zaman karşılık önerilmelidir.[ii]

VI. Önerilen bir karşılığın ya da karşılıkların daha önce başka sözcükler için önerilmiş olup olmadığını araştırmak unutulmamalıdır.

VII. Kökendeş sözcük kümelerine önerilen karşılıklar sıkı bir irdelemeden geçirilmelidir. (Sözcüklerin birkaç ay sonra bir daha iredelenmesinde yarar vardır.)

VIII. Bütün bu çalışmalar sırasında, yöntemin ve programın geliştirilmesi hep gözönünde tutulmalıdır.

Ankara, Şubat 1973


i Ragıp Gelencik, "Batı Kaynaklı Sözcüklere Karşılık Bulmada Yöntem Üzerine", Soyut (dergi), sayı 60, Temmuz 1973, s. 20-34.

ii Konuyla ilgili olarak bkz.: Ragıp Gelencik, "Türkçenin Olumsuz Sözcük Sorunu", Dil ve Politika (Fe Yayınları, Ankara, Kasım 1993), s. 129-136. (Öner Ünalan'ın bu yazısı ilk kez Soyut dergisinde (Ragıp Gelencik, "Türkçenin Olumsuz Sözcük Sorunu", Soyut (dergi), sayı 89, Mart 1976.) yayınlanmıştır.) Yazıyı okumak için buraya tıklayınız.