|
ELMA AĞAÇLARININ KARDEŞLİĞİ[i] | Faik Dikmen
Güzel bir Haziran sonu. Öğrenciler okuldan ayrılalı iki hafta oldu. Üç
bin dönümlük okul arazisi bir bakıma boşaldı. Bir bakıma diyorum; çünkü okul
tamamen boş değil. Sınıflarını doğrudan geçen öğrenciler okuldalar.
Öğretmen
okullarında çalışanlar bilirler. Okullar tatile girdiğinde, zayıfı olmayan; yani
sınıflarını doğrudan geçen öğrenciler evlerine gitmeyerek okulda "yaz
çalışmaları"na kalırlar. Okulda kaldıkları sürece, okulun emek gücüne
katkı sağlarlar.
Öğrencilerin
kimi tarlada, kimi meyve bahçelerinde çalışırlar. Bir kısım öğrenci de
sınıflardaki masaların onarımını yapar, onları cam parçaları ile kazıyarak
temizler, zımparalar ve sonra da vernikleyerek parlatırlar. Buna benzer daha birçok
eylem sonucu okulu bir sonraki yıla hazırlarlar.
Öğretmen
olarak bizler de bu çalışmalara öğrencilerin başında katılırdık; çünkü bu
çalışma eğitim-öğretimin bir parçasıydı.
1969 yılı
yazında da geçmiş yazlarda olduğu gibi, Yunusemre Öğretmen Okulu yoğun bir imece
içindeydi.
Okulun giriş
kapısı sayılan ve adının yazılı olduğu Tak'ın sol tarafında bir karakol ve bu
karakolun arkasında da okulun arazisinin küçük bir kısmı vardı.
Bu arazinin
etrafı söğüt ve kavak ağaçlarıyla çevriliydi. Bölgenin tek akarsuyu olan Seydi
Suyu bu araziyi hilal şeklinde çevreleyerek onu bir ana gibi kucaklamaktaydı.
Arazinin bu
kısmında Tarım öğretmeni Öner Ünalan arkadaşımız bir-iki yıldır elma ağacı
yetiştirmek için çalışmalar yapmaktaydı.
Öner Ünalan
özel bir insandı. Sahip olduğu birikim ve donanımla; Türkiye'de tarım
öğretmenliği yapan belki tek kişiydi. Kendisi Ziraat mühendisi olup İngilizce ve
Almanca bilmekteydi. 1970 yılında Darwin'in "Türlerin Kökeni" yapıtını
tercüme ederek ülkemize kazandırmıştır.
Evlerimizi
ayıran tek bir duvarla komşu olduğumuz için, gece gündüz daktilo seslerini hep
işitirdik. Bu nedenle "Bu kitapta sizin de hakkınız var" diyerek,
basıldığında bir adet imzalı kitabını eşim ve bana armağan etmiştir.
Öner Ünalan
bu özelliklerinin dışında entelektüel bir kişiliğe de sahiptir.
Dünyada ve
Türkiye'de olup bitenlerden haberdardır. Bütün bunlara sol kimliğini de eklemek
gerekir.
İşte bu
arkadaşımız öğrencileriyle beraber elma bahçesinde yoğun bir şekilde
çalışmaktaydı.
Elma
ağaçlarının araları traktörle sürülmüş, ağaç altları otlardan temizlenmiş,
bahçe tertemiz pırıl pırıl bir duruma getirilmişti.
Ben de
öğrencilerin çalışmalarını zevkle izliyordum. Arada, Öner Bey ile sohbet
ediyorduk. Bir ara öğrencilerin bir çalışmasına takıldım.
Öner Bey'e
dönerek;
— Öner bey,
eline gönlüne sağlık bahçe harika olmuş. Ama bir şeyi anlayamadım. Öğrenciler
ağaç dallarını aşağıya doru eğip iplerle yere çakılan kazıklara bağlıyorlar.
Bunu niçin yapıyorsunuz?
Öner Bey
gülerek;
— Bak
Faik'çiğim. Tüm ağaç dallarını aşağı doğru eğerek, ağaçların dallarını
birbirine yaklaştırıyorum. Daha ilerde bu dallar büyüyünce, komşu ağaç
dallarıyla çapraz birleştirip, aşılayacağım. Yani ağaçlar el ele tutuşmuş gibi
olacaklar; böylece bir ağacın bulunduğu yerdeki daha fazla olan bir mineral ya da su
diğer ağaca bu aşılanan dallarla aktarılacak. Kardeşçe yapılan bu paylaşım
sonucu, tüm ağaçların verimi de aynı düzeyde olacak. Senin anlayacağın sevgili
dostum, ülkemde göremediğim sosyalizmi ben elma bahçesinde yapılandırmış
olacağım.
Bu yanıt
karşısında donup kaldım.
Üç dört
cümlede sosyalizm ancak bu kadar net ve anlaşılır olarak anlatılabilirdi.
Benim için;
bundan sonra bu elma bahçesi sadece bir elma bahçesi değildi.
Burası
hayallerim, umutlarım ve geleceğimdi artık...
Ancak, Öner
Bey bahçenin ağaçları tam gelişmeden okuldan ayrıldı. Bu nedenle elma bahçesini
onun söylediği gibi hiç göremedim.
O gün bu gün
içimde saklı kalmış bir merak beni hep kemirmiştir. O zaman ona soramadığım, belki
de alacağım yanıtın hayallerimi yıkacağından çekindiğim için sormak istemediğim
soruyu, şimdi kendi kendime soruyorum.
Acaba böyle
bir elma bahçesi oluşturmak olanaklı mı?
Ne yazık ki
bu sorunun yanıtını dostumdan artık alamayacağım; çünkü kendisini 27 Ocak 2011
günü yitirdik.
1969 TÖS
Boykotu'nu[ii] Yunusemre Öğretmen Okulu'nda beraber dayanışarak
yaşadığımız TÖS üyesi arkadaşımız artık aramızda değil.
Ayrılışı
ülkemiz için büyük bir kayıp olmuştur.
1935 yılı
Bursa doğumlu olan arkadaşımız; yazar, çevirmen ve araştırmacıydı.
Yukarıdaki
anımda onun sadece bir çeviri kitabından bahsettim; oysa onun çalışmaları çok
zenginlik içerir.
Ankara
Üniversitesi Ziraat Fakültesi'ni bitirdikten sonra ABD'de eğitim dalında yüksek
lisans yapmıştır.
1965 yılında
"Karıncayı İncitmeyen Adam" adlı öyküsüyle, Yunus Nadi adına
düzenlenmiş kısa öykü birincilik ödülünü almıştır.
Çeşitli
dergilerde az sayıda öyküsü yayımlanmıştır.
1970'ten sonra
dil üstüne çalışmalarına ağırlık vermiş; Güneş Dil Teorisi, halk dili,
Türkçede "ve" sorunu, çevirmek ve dil yenilemek, bilimsel terimlerin
Türkçeleştirilmesi, dil-ideoloji ve politika konularında çalışmıştır.
Çalışmalarının
bir kısmı aşağıda gösterilmiştir.
Kitapları:
"Dil ve
Politika" (1993)
"Darwin
Ne Yaptı" (1997)
Çevirileri:
"1902
Doğumlular" (Roman), Ernest Glaeser
"Türlerin
Kökeni", Charles Darwin
"İnsanın
Türeyişi", Charles Darwin
"Seksüel
Seçme", Charles Darwin
"Fiziğin
Evrimi", Albert Einstein, Leopold Infeld
"Marx ve
Bilim", John Desmond Bernal
"Matematiksel
Elyazmaları", Karl Marx
"Ütopik
Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm", Friedrich Engels
"Tarihsel
Materyalizm Üzerine Mektuplur (1890-94)" Friedrich Engels
"Bakuninciler
İş Başında", Friedrich Engels
"Karl
Marx ve Öğretileri", V. I. Lenin
"Din
Üstüne", V. I. Lenin
"Son
Mektuplar ve Makaleler", V. I. Lenin
"Marksizm,
Kadın ve Aile", Karl Marx, Friedrich Engels, V. I. Lenin
"Dünya
Bunalımı", Fidel Castro
Kendisini
sevgi ve saygıyla hep anacağız...
i Faik Dikmen, "Elma
Ağaçlarının Kardeşliği", ABECE (dergi), Eğitimciler Derneği (EĞİT-DER)
yayını, sayı 295, Mart 2011.
Kendisi de bir eğitimci (Fizik öğretmeni) olan Sayın Faik Dikmen, Öner
Ünalan'ın Eskişehir'deki Yunus Emre İlköğretmen Okulu'nda tarım öğretmenliği
yaptığı dönemden dostu, 1969'daki ünlü Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS)
boykotunda mücadele arkadaşı ve yazısından da anlaşılacağı üzere, öğretmen
okulu lojmanlarında yan komşusudur.
ii Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS), Türkiye'deki tüm
öğretmenleri temsil etmek ve demokratik haklarını savunmak amacıyla 1965'te
kurulmuştu. Genel merkezi Ankara'daydı. Kısa sürede örgütlenerek, şube sayısını
535'e çıkarmıştı ve çoğu ilkokul öğretmeni olan 70.000'den fazla üyesi vardı.
1968'de, Devrimci Eğitim Şûrası'nı topladı. 1968-69'da, Türkiye genelinde
toplantılar, gösteri yürüyüşleri ve boykotlar düzenledi (Büyük Eğitim
Yürüyüşü, Genel Öğretmen Boykotu, vd.). 12 Mart Muhtırası'nın
ardından yöneticileri gözaltına alındı, bir kısmı tutuklandı ve yargılandı.
1971'de Anayasa'da yapılan bir değişiklikle öğretmenlerin sendika kurmaları
yasaklanınca, mal varlığını, aynı yıl kurulan Tüm Eğitim Öğretim
Emekçileri Birleşme ve Dayanışma Derneği'ne (TÖB-DER) devretti ve kapandı.
Öner Ünalan, öğretmenlerin sendikalaşma hareketi ile ilgili şöyle söyler:
"Köy Enstitüsü mezunlarının kökeni kırsal halktır. ... Bu halk çocukları,
politik iktidarın baskısı karşısında örgütlenmişler ve Türkiye'de, ilk defa,
politik iktidara karşı örgütlenmiş bir bürokratik kesim oluşturmuşlardır. Daha
sonra, 1960'larda, öğretmenlerin sendikalaşmasında çok etkin bir rol oynamışlar, ve
demokratik kavgaya katılmışlardır." Bkz.: "Köy Enstitüleri
(Soruşturma)", Çağdaş Atılım (dergi), sayı 3, Nisan 1976, s. 5-13. (Yazıyı
okumak için buraya tıklayınız.)
|
|