Hakkında Yazılanlar | Anılar

BİRKAÇ ANI[i] | Nurettin Şenol

Öner Ünalan ve ailesi, Yunus Emre İlköğretmen Okulu
öğrencileriyle (Hamidiye, 1970). Ayakta ortada Nurettin
Şenol.

Ben Yunusemre Öğretmen Okulu 1971 mezunuyum. Yukarıda Sayın Faik Dikmen öğretmenimizin anlattıklarına[ii] aynen tanık olmuş ve bunları yaşamış birisi olarak çok duygulandım. Öner Bey'in adı geçen elma bahçesi şu an bile gözümün önündedir. Ayrıca Öner Bey ve sevgili eşi Gönül Hanım beni çok sevmişlerdi. Bir gün yemekhanede okul sorunlarıyla ilgili bir forum düzenlenmişti. Ben de söz alıp sahneye çıkmıştım. Mikrofonla ilk kez tanışmıştım. Yemekhane salonu tam olarak doluydu. Ben öğrencilerin çok dertli olduğu NOHUT ve Amerikan PİLAVI üzerine konuştum. Bu yemeklerin neredeyse haftanın 5 günü önümüze geldiğini, arkadaşlar sevmediklerinden yemediklerini ve okulun yanındaki köfteciye gittiklerini, hepimizin yoksul köy çocukları olduğumuzu, bu duruma bir çözüm bulunması gerektiğini söyledim. Elimizde bu malzemelerden çok varsa başkalarıyla değiştirilebileceğini söyledim. Okul müdürümüz Sayın Abdurrahman Özöğretmen ön sırada dikkatle dinlemişti. Sözüm bitince ayağa kalktı ve "Evladım sen sevmiyor olabilirsin, belki arkadaşların seviyorlardır." dedi. Ben de "Arkadaşlara sorabiliriz." dedim. Arkaya dönüp öğrencilere sordu: "NOHUT ve BULGUR PİLAVINI sevenler ellerini kaldırsınlar." dedi. Sanırım 2-3 kişi kaldırmıştı. Onlar da 1. sınıfa yeni gelenlerdendi. Henüz bıkmamışlardı sanırım veya bilinçsiz kaldırdılar. Müdürümüz bana döndü ve "Haklısın evladım, bundan sonra nohut ve bulgur pilavı çıkmayacak." dedi. Aynı müdürümüz ekmek yetmiyor, doymuyoruz şikayeti üzerine ekmekleri dilimletip, lokantalarda olduğu gibi sepetle masalara koydurmuştu. Şu sözünü hiç unutmayacağım: "Önünüze DAĞ gibi ekmek yığdıracağım. Yetmez ise tekrar ekmek alabilirsiniz." demişti. Öner Bey mezun olduktan sonra da nerede görse beni "Yaa Nurettin, okulda nohut yemeğini kaldırtan adamsın." derdi. Belki bu çıkışım hoşuna gitmiş olacak ki, beni zaman zaman evlerine çağırırlardı. O zaman oğulları Mehmet Ragıp ve kızları Yosum vardı. Onları da kardeşim gibi severdim. Ayrıca Öner Bey, yaptığı çevirilerden de birer tane bana vermiştir. Öner Bey gerçekten çok özel bir insandı. Yaşamım boyunca hiç O'nun gibisiyle karşılaşmadım. Çok bilgi yüklüydü, sözünü sakınmaz her şeyi düpedüz açıklardı. O'nun ders anlatışı ile ilgili tüm öğrencilerin çok orijinal anlatacakları vardır. O'nu tanıyan hiç kimse unutamaz. İz bırakan bir insandı. Aynı zamanda çok sevecendi, candandı. Bana "köylü" derdi. O zamanlar biraz gücüme giderdi. Ama şimdi o sözün sihrini çok iyi anlıyorum. İlk görev yerime (BARTIN - Kirsinler köyü) gittiğimde orada kooperatif kurmak istediğimde bu konuda çevremden hiç yardım alamamış, Ankara'ya yanına gitmiştim.O zamanlar Köy İşleri ve Kooperatifler Bakanlığı'nda uzman olarak görevliydi. Bana o kadar çok kaynak buldu ki, taşımakta zorlandım. "Tatmin odun mu?" diye ısrarla sordu. Daha desem daha bulacaktı. "Tamam" dedim, "bunlar yeter." Öner Ünalan, anlatmakla bitmez bir derya idi. Kendine güveni çok yüksekti. Öztürkçeye çok önem verirdi. Çevirilerinde de kullanmıştı. Bana bu anıları anımsattığı için Faik Dikmen öğretmenime de sonsuz teşekkürler...

22 Haziran 2012, 05:06

* * *

Bu arada şunu da belirtmeliyim. Ben şu an Almanya'dayım. Büyük öğretmen önderlerimizden, büyük yazar ve devrimci FAKİR BAYKURT'un 1979 yılında geldiği, 1980 darbesi olunca da bir daha Türkiye'ye dönmeyip, yaklaşık 15 yıl yaşadığı yerdeyim. Burada da eserlerini üretmeye devam etmişti. Yaşadığı şehirdeki (Düsseldorf - Homberg) bir meydana "Fakir Baykurt Meydanı" adı verilmiştir. Burada sürekli birlikte bulunduğu, toplantılar yaptığı değerli kişilerle tanıştım. Bunlardan biri Öğretmen-Yazar Kemal YALÇIN. Fakir Baykurt'a Türkiye'ye giriş yolu açıldığında O'nu gizlice havaalanına götürüp uğurlayan Kemal Yalçın'dır. Fakir Baykurt ve eşi, sessiz sedasız Antalya havaalanına inmişler ve her şeyin yolunda olduğunu haber vermişlerdir.

24 Haziran 2012, 00:20


1 Öner Ünalan'ın 1963-69 yılları arasında tarım öğretmenliği yaptığı Yunus Emre İlköğretmen Okulu'nda (eski Çifteler Köy Enstitüsü) öğrencisi olan Sayın Nurettin Şenol'un, Öner Ünalan'ın anısına açılan Facebook sayfasına yazdığı yazı. (Yazıyı, Sayın Şenol'un izniyle aktarıyoruz. Yazının yer aldığı Facebook sayfasına gitmek için buraya tıklayınız.)

ii Bkz.: Faik Dikmen, "Elma Ağaçlarının Kardeşliği", ABECE (dergi), Eğitimciler Derneği (EĞİT-DER) yayını, sayı 295, Mart 2011. (Yazıyı okumak için buraya tıklayınız.)