|
İNSANIN TÜREYİŞİ | Charles Darwin
Yayın Tarihçesi
|
Charles Darwin, "İnsanın Türeyişi"
(çev. Öner Ünalan, 1. baskı, Onur Yayınları, Ankara, Haziran 1973, 283 sayfa). |
|
Charles Darwin, "İnsanın Türeyişi"
(çev. Öner Ünalan, 2. baskı, Onur Yayınları, Ankara, Temmuz 1975). |
|
Charles Darwin, "İnsanın Türeyişi"
(çev. Öner Ünalan, 3. baskı, Onur Yayınları, Ankara, Şubat 1978). |
|
Charles Darwin, "İnsanın Türeyişi"
(çev. Öner Ünalan, 4. baskı, Onur Yayınları, Ankara, Haziran 1980). |
|
Charles Darwin, "İnsanın Türeyişi"
(çev. Öner Ünalan, 5. baskı, Onur Yayınları, Ankara, Ekim
1985, 241 sayfa). |
|
Charles Darwin, "İnsanın Türeyişi"
(çev. Öner Ünalan, 6. baskı, Onur Yayınları, Ankara, Kasım
1989, 186 sayfa). |
|
Charles Darwin, "İnsanın Türeyişi"
(çev. Öner Ünalan, 7. baskı, Onur Yayınları, Ankara, Nisan 1995). |
|
Charles Darwin, "İnsanın Türeyişi"
(çev. Öner Ünalan, 1. baskı, Evrensel Basım Yayın, İstanbul,
Ekim 2013, 251 sayfa). |
|
Charles Darwin, "İnsanın Türeyişi"
(çev. Öner Ünalan, 2. baskı, Evrensel Basım Yayın, İstanbul,
Eylül 2014). |
|
Charles Darwin, "İnsanın Türeyişi"
(çev. Öner Ünalan, 3. baskı, Evrensel Basım Yayın, İstanbul,
Ocak 2016). |
[Sayfa başı]
İçindekiler[i]
Giriş |
1. |
Bölüm |
İnsanın Aşağı Bir Biçimden Türediğinin Kanıtı |
|
|
İnsanın Vücut Yapısı |
|
|
Embriyonal Gelişim |
|
|
Güdüklükler (Rudiments) |
2. |
Bölüm |
İnsanın Aşağı Bir Biçimden Nasıl Geliştiği Üzerine |
|
|
Değişmiş Koşulların Dolaysız ve Belirli Etkileri |
|
|
Parçaların Daha Çok Kullanılmasının ve Kullanılmamasının
Etkileri |
|
|
Gelişim Aksamaları |
|
|
Ataya Dönüş (Reversion) |
|
|
Karşılıklı Değişim |
|
|
Çoğalma Oranı |
|
|
Doğal Seçme |
|
|
Sonuç |
3. |
Bölüm |
İnsanın ve Aşağı Hayvanların Zihinsel Yetilerinin
Karşılaştırılması |
|
|
Soyutlama, Genel Kavramlar, Bilinç, Zihinsel Bireysellik |
|
|
Dil |
|
|
Güzellik Duygusu |
|
|
Tanrı İnancı —Din |
4. |
Bölüm |
İnsanın ve Aşağı Hayvanların Zihinsel Yetilerinin
Karşılaştırılması —Katkı |
|
|
Toplumculluk |
|
|
İnsan Toplumsal Bir Hayvandır |
|
|
Daha Kalımlı Olan Toplumsal İçgüdüler, Az Sürekli Olan Öbür
İçgüdülere Üstün Gelir |
|
|
Yalnız Başlangıçta Değer Verilmiş Tam Anlamı ile Toplumsal
Erdemler |
|
|
Sonuç |
|
|
Son İki Bölümün Özeti |
5. |
Bölüm |
Zihinsel ve Ahlaksal Yetilerin Eski ve Uygar Çağlar
Boyunca Gelişimi Üzerine |
|
|
Doğal Seçmenin Uygar Ulusları Etkilemesi |
|
|
Bütün Uygar Ulusların Eskiden Barbar Olduklarının Kanıtları
Üzerine |
6. |
Bölüm |
İnsanın Hısımlıkları ve Soykütüğü Üzerine |
|
|
İnsanın Doğum Yeri ve Eskiliği Üzerine |
|
|
İnsanın Soykütüğündeki Daha Aşağı Evreler |
7. |
Bölüm |
İnsan Irkları Üzerine |
|
|
İnsan Irklarının Tükenmesi Üzerine |
|
|
İnsan Irklarının Oluşumu Üzerine |
|
|
İnsanda ve Maymunlarda Beyin Yapısındaki ve Gelişimindeki
Benzerlikler ve Farklar Üzerine Not, Prof. F. R. S. Huxley |
[Sayfa başı]
Tanıtım
|
|
|
|
Öner Ünalan, Charles Darwin'in "The Descent of Man"
(The Modern Library, New York) adlı kitabını İngilizce aslından Türkçeye
çevirmiştir ve kitap "İnsanın Türeyişi" adıyla Haziran 1973'te, İlhan
Erdost yönetimindeki Onur Yayınları'nca basılmıştır.
"İnsanın Türeyişi"ni ilk kez iç hastalıkları uzmanı Dr. Yavuz Erkoçak
Almancasından Türkçeye çevirmiştir ve kitap Aralık 1968'de Sol Yayınları'nca
basılmıştır.[ii] Bu, Darwin'in Türkçeye çevrilen ve basılan ilk
kitabıdır. Öner Ünalan bu konuda, 2009 yılında Hayat Televizyonu'nca
gerçekleştirilen Darwin'in kitaplarının Türkiye'de yayınlanma sürecinden de
sözettiği söyleşide şöyle söylemiştir: "Yavuz Erkoçak, ayrıca, Darwin'in
Türkçeye mutlaka kazandırılması gerektiğini duyurmuş, ve bu yolda bizi
özendirmiştir."[iii]
Öner Ünalan, Dr. Yavuz Erkoçak'ın özendirmesiyle de, Darwin'in kitaplarını
Türkçeye kazandırma işine girişmiş, 1969'da "Türlerin
Kökeni"ni İngilizce aslından Türkçeye çevirmiştir (Haziran 1970'te, Sol
Yayınları'nca basılmıştır.). Ardından "İnsan'ın Türeyişi"ni ve "Seksüel Seçmeyi" (Nisan 1977'de Onur Yayınları'nca
basılmıştır.) gene İngilizce asıllarından çevirerek, kendi deyişiyle,
"Darwin'in genel okuru ilgilendiren" üç kitabının Türkçeye
kazandırılması işini tamamlamıştır.
"İnsanın Türeyişi" Onur Yayınları'nca en son Nisan
1995'te 7. kez basılmıştır. Evrensel Basım Yayın "İnsanın Türeyişi"ni
Ekim 2013'te basmaya başlamıştır. Dolayısıyla, "İnsanın Türeyişi"nin Öner Ünalan çevirisi, Evrensel Basım Yayın tekrar basıncaya kadar,
18 yıl boyunca yayınlanamamıştır.
* * *
|
|
|
|
"İnsanın Türeyişi", organik evrim teorisinin insan soyuna uygulanmasıdır. Darwin bu işi, çağındaki bilgilerin elverdiği ölçüde başarmıştır.
İlk kez 1871'de basılan kitabında Darwin, insanın bedensel ve zihinsel bakımdan öbür hayvanlarla evrimsel ilişkilerini inceler ve insanın türeyişini veya soyunu açıklarken, bugünkü maymunların, daha doğrusu bütün memelilerin türeyişini veya kökenini de açıklar. Bununla da yetinmez, bütün omurgalı hayvanların kökenine gider. Orada da durmaz, o kökenin de kökenine yönelir... Darwin'e göre, bütün canlılar bir veya birden çok ilkbiçimden türemiştir.
İnsan öbür canlılarla akrabadır, onlarla aynı kökenden gelmedir; dolayısıyla, insanın da öbür canlılarla birlikte ele alınması gerekir...
Darwin, "İnsanın Türeyişi"nde insanı da öbür canlılar gibi ele alarak,
yaratılış dogmasında insana bahşedilen tanrısallığı ortadan kaldırmış,
kutsal kitaptaki dogmayı baştan aşağı yıkmıştır. Bu durumda, ister samimi olarak, ister başka amaçlarla savunsun bu dogmaya
bağlı insanlar için Darwin, son derece sevimsiz bir adamdır.[iv]
Ve Darwin "sevimsiz" yüzünü herhalde en çok, "İnsanın Türeyişi"nde
gösterir.
* * *
|
Mehmet Ragıp'ın Aydınlık Kitap'ın (Aydınlık gazetesinin kitap eki)
20 Aralık 2013 tarihli 93. sayısında yayınlanan "Metafiziğin Kafalardan Silinmesine Katkı" adlı tanıtma yazısını okumak için
buraya
tıklayınız. |
|
Öner Ünalan'ın, "Darwin Ne Yaptı?"
(1997) adlı kitabının "İnsanın Sınıflamadaki Yeri"
başlıklı kısmını okumak için buraya tıklayınız. |
|
2009 yılında Hayat Televizyonu'nca
gerçekleştirilen, Öner Ünalan'ın, "İnsanın Türeyişi"nin ve Darwin'in
öteki kitaplarının Türkiye'de yayınlanma sürecinden de sözettiği söyleşiyi
izlemek için buraya tıklayınız. |
[Sayfa başı]
İnsanın Türeyişi'ne "Giriş"
"Türlerin Kökeni yayımlandığında,
kendi dallarında gerçekten değerli olan doğabilimcilerin çoğu
Darwin'in teorisine ya duraksayarak ya da kuşkuyla bakar veya karşı
çıkar; çünkü doğal bilimler erekbilimin egemenliğinden kurtulmuş
değildir. ... 1860'larda insanın yeryüzündeki varlığının eskiliği,
İnsanbiçimli maymunlarla benzerlikleri ve soykütüğü ile ilgili araştırmalar
yayımlanır. ... 1860'ların sonlarında bilimsel çevrelerin tutumu
öyle değişmiştir ki, doğabilimci Karl Vogt (1817-1895) 1869'da, her
türün başlı başına yaratıldığını hiç değilse Avrupa'da hiçbir
bilimcinin savunamayacağını söyler. ... Demek ki Darwin İnsanın
Türeyişi'ni yayımlamak için uygun bir bilimsel ortam doğmasını
beklemiştir. Darwin'in ince eleyip sık dokuyan bir bilim adamı olması
bu ertelemeleri açıklamaya yetmez. Darwin'de persecution (inançlarından
ve düşüncelerinden ötürü zulmedilme, cezalandırılma) korkusu
vardır. Bu korku gerekçesiz değildir; çünkü Avrupa'da artık
engizisyon yoktur ama, persecution kişiyi toplumsal ve ekonomik
ilişkilerinden koparmak, aşağılamak ve yalnız bırakmak biçiminde
sürer. ... Darwin, İnsanın Türeyişi'ne yazdığı önsözde,
koşullar olgunlaşmadan önce insanın evrimi konusunda hiçbir şey
yayımlamamak kararında olduğunu söyler. Bunun iki gerekçesi vardır:
Birincisi, yayımlayacaklarının görüşlerine karşı olan önyargıları
artıracağını sanmasıdır. Susukunluk, önyargılarla savaş yöntemi
olamaz. ... İkinci gerekçesi, kendi söyleyişiyle şöyledir: 'Türlerin
Kökeni adlı yapıtımın ilk baskısında, bu yapıtla insanın kökenine
ve tarihine ışık tutulduğunu dolaylı olarak göstermek elverir
gibime geldi.' Yalnız, canlılar âleminin dışında ve üstünde olduğuna
inanılan insana uygulanmamış bir organik evrim teorisinin eksik
kalacağı da besbellidir. Ve şunu ekler Darwin: 'Bu, insanın da, yeryüzünde
belirişi ile ilgili herhangi bir genel sonuç çıkarılırken öbür
organik varlıklarla birlikte düşünülmesi gerektiği anlamına
gelir.' Bu, doğrudur. Nitekim, böyle anlandığı içindir ki Türlerin
Kökeni yayımlanınca evrim karşıtçıları büyük gürültü
koparmışlardır."[v]
|
|
|
|
"Darwin'e göre insanın fiziksel yapısı gibi
zihinsel yetileri de doğal seçmeyle gelişmiştir, insanlar zihinsel
yetileri bakımından bireysel farklar (değişim) gösterir. Zihinsel
etkinliklerin merkezi beyindir. Beyinsel ıralar kalıtsal olduğu için
zihinsel yetiler de kalıtsaldır. Değişirlik ve kalıtsallık,
zihinsel yetilerin doğal seçimi için gerekli önkoşulu sağlar.
Dolayısıyla insan zihinsel bakımdan da eski atalarına soyaçekimle
bağlıdır, onların süreğidir ve yakın hısımları olan
hayvanlarla karşılaştırılabilir. İnsan coşkularının dışavurumları
bile evrimsel ilişkilerin kanıtıdır. İnsanın evriminde eşeysel seçmenin
de payı vardır.
"Darwin için teorisini herhangi bir türe uygulamak, teorinin
dayandığı olguların ve kurduğu ilişkilerin o tür için var ve geçerli
olduğunu göstermek demektir. İnsan türü bu bakımdan bir ayra
(istisna) değildir, ama daha ayrıntılı bir çalışma gerektirir;
çünkü yalnız insana özgü olduklarına inanılan birtakım yetiler
ve davranışlar vardır. Onların da evrim ilişkileri içinde
incelenmesi gerekir. Darwin bunu yapar. 1872'ye dek, Darwin'in uzun
suskunluğuna karşın, insanın türeyişini Darwin gibi ele alan doğabilimci
çıkmamıştır."[vi]
Darwin'in "İnsanın Türeyişi" için yazdığı "Giriş"
yazısı (Öner Ünalan'ın deyişiyle "önsöz") şöyledir:
"Nasıl
yazıldığı kısaca anlatılırsa,
elinizdeki yapıtın niteliği çok iyi anlaşılır. Yıllarca, insanın
kökeni ya da soyu üzerine notlar topladım; bu konuda herhangi bir yayında
bulunmaya hiç niyetim yoktu; tersine, hiçbir şey yayımlamamak kararında
idim; çünkü böylelikle yalnızca görüşlerime karşı olan önyargıları
artıracağımı sanıyordum. Türlerin Kökeni adlı yapıtımın
ilk baskısında, bu yapıtla, "insanın kökenine ve tarihine
ışık tutulduğunu" dolaylı olarak göstermek elverir gibime
geldi. Bu, insanın da, yeryüzünde belirişi ile ilgili herhangi bir
genel sonuç çıkarılırken öbür organik varlıklarla birlikte düşünülmesi
gerektiği anlamına gelir. Artık durum tümü ile değişmiştir. Carl
Vogt gibi bir doğa bilgini, Cenova Ulusal Enstitüsü Başkanı olarak
verdiği söylevde (1869), "Kimse, hiç değilse Avrupa'da, türlerin
birbirinden bağımsız yaratıldığını artık savunamaz"
deyince, doğa bilginlerinin çoğunun, türlerin, başka türlerin değişikliğe
uğramış dölleri olduğunu kabul etmeleri gerektiği anlaşılmış
demektir. Bu, yetişen genç doğa bilginleri için özellikle geçerlidir.
Çoğunluk doğal seçme (Natural selection) etkenini kabul
etmekte, ama kimileri, onun önemini büyük ölçüde abarttığımı
ileri sürmektedirler. Böyle olup olmadığı ileride gereği gibi
ortaya çıkacaktır. Yaşlı ve saygın doğa bilginlerinin bir çoğu,
ne yazık ki, evrimin her türlüsüne hâlâ karşı çıkmaktadır. "Bütün
başka durumlarda olduğu gibi, bilimle ilgisiz kimselerin
eninde sonunda kendilerini izleyeceği pek çok doğa bilgininin
benimsediği görüşlerden ötürü, daha önceki yapıtlarımda vardığım
genel sonuçların insana hangi ölçüde uygun olduğunu görmek için,
notlarımı bir araya getirdim. Görüşlerimi tek bir türe uygulayıp
irdelememiştim; onun için, bu iş bana daha da çekici göründü.
Dikkatimizi yalnız bir biçim (form) üzerinde toplarsak, bütün
organizma gruplarını birbirine bağlayan ilgilerin —onların geçmişteki
ve şimdiki coğrafi yayılmalarının, yerbilimsel ardışımlarının
(succession)— doğal özelliğinden çıkarılan değerli kanıtlardan
yoksun kalırız. Üzerinde durduğumuz türün —ister insan, ister başka
bir hayvan olsun— kökendeş (homologous) yapısı,
embriyolojik gelişimi, güdük organları incelenmeden kalır; oysa,
bana öyle geliyor ki, bu önemli olgular, aşamalı evrim ilkesini
destekleyen bol ve kesin kanıtlar sağlamaktadır. Bununla birlikte, başka
kanıtlardan sağlanan güçlü destek de hep gözönünde tutulmalıdır.
"Bu
yapıtın başlıca ereği, birincisi, bütün öbür türler
gibi insanın da kendinden önce yaşamış bir biçimden türeyip türemediğini;
ikincisi, insanın gelişim yolunu; üçüncüsü, insan ırkları
arasındaki farkların önemini incelemektir. Bu amaçlarla yetineceğim
için ayrı ayrı ırklar arasındaki farkları ayrıntılı olarak tartışmak
gerekmeyecektir —bu, değerli birçok yapıtta tümü ile tartışılmış
pek geniş bir konudur. İnsanın çok eskiden beri varolageldiği, başta
Boucher de Perthes olmak üzere, seçkin birçok kimsenin emeği ile, bu
yakınlarda gösterilmiştir; ve bu, insanın kökenini anlamak için
zorunlu temeldir. Bundan ötürü, bu sonucu kesinlikle doğru kabul
edip, okurlarıma Sir Charles Lyell'in, Sir John Lubbock'un ve başkalarının
pek değerli yapıtlarına başvurmalarını salık verebilirim. İnsan
ile insanbiçimli (anthropomorphous) maymunlar arasındaki
farkları da şöyle bir anmaktan başka bir şey yapmayacağım; çünkü
gerçekten işinin eri olan bilirkişilerin kanısına göre, Prof.
Huxley, insanın görünür bütün ırkları (character) bakımından,
yukarı maymunlara, onların maymunların (primates) aynı takımının
daha aşağı üyelerine benzediğinden daha çok benzediğini
kesinlikle göstermiştir.
"Bu
yapıt, insanla ilgili yepyeni olgular içermemektedir; ama taslağını
kabaca yazdıktan sonra vardığım sonuçlar bana ilginç göründü.
Bu sonuçların başkalarını da ilgilendirebileceğini düşündüm.
İnsanın kökeninin asla bilinemeyeceği sık sık, duraksanmadan
ileri sürülmüştür. Ama duraksamamak, bilgiden çok bilgisisizlikten
doğar: Şu ya da bu problemi bilimin asla çözemeyeceğini kesinlikle
ileri sürenler, çok bilenler değil, az bilenlerdir. İnsanın, öbür
türlerle birlikte, eski, daha aşağı ve tükenmiş bir biçimin
soyundan olduğu sonucuna hiç de yeni varılmış değildir. Seçkin doğa
bilginlerinin ve filozofların, örneğin Wallace, Huxley, Lyell, Vogt,
Lubbock, Büchner, Rolle, vb.'nin[*] özellikle Häckel'in son
zamanlarda doğruluğunu savundukları bu sonuca, Lamarck çok önceleri
varmıştır. Häckel, Generelle Morphologie'sinden başka (1866),
bu yakınlarda yayınladığı Natürliche Schöpfüngsgeschichte
adlı yapıtında da (1868, ikinci baskısı 1870), insanın soykütüğünü
(genealogy) tümü ile tartışmıştır. O yapıt, denememi
yazmadan önce yayınlasaydı, denememi belki de hiç bitirmezdim.
Bilgileri bir çok noktada benimkinden çok daha tam olan bu doğa
bilginlerinin vardığım sonuçların aşağı yukarı hepsini doğruladıklarını
gördüm."[vii]
|
[*] Adları
ilk anılan yazarlar çok iyi bilindikleri için, kitaplarının adlarını
vermeme gerek yoktur, ama sonrakiler İngiltere'de daha az tanındıkları
için, onlarınkileri vermek istiyorum: Dr. L. Büchner, Sechs Vorlesungen über die
Darwin'sche Theorie, zweite Auflage, 1868, 1869'da Conferences
sur la Théorie Darwinienne adı ile Fransızcaya çevrilmiştir.
Dr. F. Rolle, Der Mensch, im Lichte der Darwin'sche Lehre, 1865.
Sorunu aynı yönden ele almış bütün yazarlar için kaynak göstermeye
kalkmayacağım. G. Canestrini, insanın kökenine tanıklık eden güdük
ıralar üzerine çok değerli bir bildiri yayımlamıştır. Annuariodella
Soc. d. Nat., Modena, 1867, s. 81. Dr. Francesco Barrago'nun yayımladığı
başka bir kitabın İtalyancandaki başlığı şöyledir: "Tanrı
suretinde yaratılmış olan insan, aynı zamanda maymun biçiminde de
yaratılmıştır." |
[Sayfa başı]
i Charles Darwin,
"İnsanın Türeyişi" (çev. Öner Ünalan), 7. baskı, Onur Yayınları,
Ankara, Nisan 1995, s. 5-6.
ii Bkz.: Charles Darwin, "İnsanın Türeyişi" (çev. Yavuz Erkoçak), 1.
baskı, Sol Yayınları, Ankara, Aralık 1968, (307 sayfa).
iii Söyleşiyi izlemek için buraya tıklayınız.
Söyleşi, Evrensel gazetesinin Hayat adlı Pazar
ekinde, "110 yıl yok sayıldı" başlığıyla, kısaltılarak
yayınlanmıştır. Bkz.: Hayat (Evrensel gazetesinin Pazar eki), 15 Şubat
2009, Pazar, s. 11. (Yazıyı okumak için buraya
tıklayınız.)
iv Ay.
v Öner Ünalan, "Darwin Ne Yaptı?", Evrensel Basım Yayın, İstanbul, Ekim 2012, s.
78-81.
vi Ay. s. 82-83.
vii Charles Darwin, "İnsanın Türeyişi", (çev. Öner Ünalan),
1. baskı, Evrensel Basım Yayın, İstanbul, Ekim 2013, s. 9-11.
|
|