|
ÖZ TÜRKÇE SÖZLÜK (Genişletilmiş 12. Baskı)[i]
Kimi kitaplar, örneğin bir roman, çok kez ve çok sayıda basılmaya
önceden adaydır; çünkü roman çok sayıda okurun ilgi alanına girer. Oysa
sözlükler okunmak için değil, gerektiğinde bakılmak için yazılıp yayımlanmış
sayıldıklarından, ancak gerekseyenlerin aradıkları kitaplardır.[ii]
Ayrıca, ölü dillerin sözlükleri sayılmazsa, herhangi bir sözlük daha yazılması
bittiği anda eksiktir; dolayısıyla yeni baskılarının yapılması sürekli gözden
geçirilip genişletilmesine de bağlıdır. Çok kez basılmak başarıysa, bir
sözlüğün çok kez basılması, bir romanın çok kez basılmasından daha büyük
başarıdır.
Ali Püsküllüoğlu'nun Öz Türkçe Sözlük'ü ilkin 1966'da basıldı. Şimdi
genişletilmiş 12. baskısı var elimizde (Arkadaş Yayınları, Ekim 1999, Ankara). 33
yılda da 12 baskı, ortalama 2,75 yılda veya 33 ayda bir yeni baskı demektir. Böyle
benzeri görülmedik sürekli bir ilgi görmüş olması Öz Türkçe Sözlük'ün
belirli bir dilsel gereksemeyi başarıyla karşıladığına en sağlam kanıttır.
1966'dan 1992'ye dek, yeni baskıları dolayısıyla bu sözlük üzerine yazılanlar
epeycedir ve hepsi olumludur. Ömer Asım Aksoy, Sami N. Özerdim, Tarık Dursun K., Nadir
Nadi, Adnan Binyazar, Erdoğan Tamer, M. Sunullah Arısoy, Emin Özdemir, Selim İleri,
Cemal Süreya, Doğan Hızlan, İlhan Selçuk, Sevgi Özel, Yusuf Çotuksöken, Tuncer
Uçarol, Şemsettin Ünlü, A. Cengiz Büker Öz Türkçe Sözlük'ü hakseverce
tanıtıp değerini belirten yazılar yazmışlardır. Sözlüğün böyle sürekli
tanıtılmış olması, 12. baskısına bağlı olarak bir daha tanıtılması için iyi
bir gerekçedir. Sözlük, genişletilmiş her yeni baskısıyla tanıtılmaya değer bir
biçimde çıkmıştır karşımıza.
Öz Türkçe Sözlük'ün değerli yanlarından biri, Türkçe yeni sözcüklerin
kullanılışlarına yaşamdan örnekler vermesidir. Kendilerinden tanık tümceler
alınan yazarlar sözlüğün birinci baskısında 75 iken, 12. baskısında 437 olmuş,
demek ki 33 yılda yaklaşık 6 kat artmıştır. Bu yazarlardan kimilerinin anısı
güzellere katılımış, kimilerinin 1966'dan sonraki yıllarda yazmaya başlamış
olmaları şu gerçeği değiştirmez: Türkçeyi koruyup geliştirme işini benimsemiş
yazarlarımız durmadan artmıştır. Öz Türkçe Sözlük'ün genişletilmiş
12. baskısı bu olguyu gözler önüne serip Türkçeyi koruyup geliştirme işinin
türlü engellemelere karşın başarıyla sürdürüldüğünü bir daha
kanıtlamıştır.
Madde başı olmayan sözcükler bir yana bırakılırsa, Öz Türkçe Sözlük'ün
ilk baskısında 2600 olan madde başı sözcük sayısı, genişletilmiş 12.
baskısında 9500 olmuştur. Bu, 33 yılda yaklaşık 3,75 katlık bir artma demektir.
Türkçe yeni sözcük sayısı her on yılda bir 1966'daki sözcük sayısına aşağı
yukarı eşit bir artma göstermiştir. Bu artma düzgün değilse bile sürekli olmuş ve
Türkçe 1966'dan sonra her yıl ortalama 209 yeni sözcük kazanmıştır. Son 19 yılın
özellikle olumsuz etkileri bu artmayı kösteklemiş olsa da durduramamıştır. Kimi
ünlü yazarların kullandıkları sözcük sayısının beş bin dolayında olduğu
anımsanırsa, madde başı 9500 sözcük azımsanamaz. Sözlükte yer almış
sözcüklerin genel kültürle ilgili oldukları, Türkçedeki gelişmenin ancak belirli
bir yanını gösterdikleri de göz önünde tutulmalıdır.
Ali Püsküllüoğlu sözlüğünü daha başlangıçta amacına çok uygun
düzenlemiştir. Öz Türkçe Sözlük gerçekte iki sözlüktür. Birincisinde
Türkçe yeni sözcüklerin tanımları ve tanıkları verilmiş, ama hangi yabancı
sözcüklere karşılık oldukları bildirilmemiştir. İkincisinde yabancı sözcükler
ve onların Türkçe karşılıkları verilmiştir. Böylece Öz Türkçe Sözlük
yabancı sözcükler yerine Türkçe sözcükler kullanmak isteyenler için çok
kullanışlı kılınmıştır. Türkçe yeni sözcükler yerine yabancı sözcükler
kullanmak isteyenler Öz Türkçe Sözlük'ten yararlanamz. Demek ki sözlük
ideolojik amacına tümüyle uygun düzenlidir. Püsküllüoğlu sözlüğünü böyle
düzenlemekle dil işinin ideolojik ve politik olduğunu eylemle belirtmiştir. Eskici ve
tutucu takımının Öz Türkçe Sözlük'ü beğenmesi beklenmez. Anısı güzel
Nadir Nadi bu sözlük için 1967'de şöyle yazmış: "Bu kitap Dil Devrimine
bağlı olanları sevindirecek, karşı olanlara da belki dil sevgisinin kapılarını
açacaktır." Özellikle 12 Eylül'den sonra olanlar ve resmi TDK'nin süreduran
etkinlikleri, o kapıları açmaya Öz Türkçe Sözlük'ün de,
Türkçeseverlerin başka çabalarının da yetmediğini açıkça göstermiştir.
Öz Türkçe Sözlük Türkçenin yirminci yüzyıldaki gelişiminin bir çeşit
tutanağıdır, bir belgedir; bu gelişimi çeşitli yanlarıyla incelemek isteyenler
için sağlam bir veri kaynağıdır. Örneğin, Türkçe geliştirilirken hangi eylem
köklerinden en çok sözcük türetildiğini öğrenseyen biri, genişletilmiş 12.
baskıyı şöyle bir gözden geçirip şunu saptayacaktır: Görmek eyleminin kökünden
(gör'den) 84, duymak eyleminin kökünden (duy'dan) 72 madde başı sözcük. O kişi,
böylece, Türkçenin eylem köklerinden sözcük türetme gücüne bir daha tanık
olacaktır. Türkçe geliştirilirken sözcük türetme işine başlangıçta ve daha
sonraları nasıl yaklaşılmıştır? Yaklaşım değişikliği ne gibi sonuçlara yol
açmıştır? Bu türlü sorulara yanıt arayanlar Öz Türkçe Sözlük'ün on
iki baskısını bir takım olarak göz önüne alacaklardır. Böyle incelemeler
yaşanmış bir deneyimin sonuçlarını gösterecekleri için Türkçeyi koruyup
geliştirme işine gönül ve kafa verenlere güvenilir kılavuz olacaklardır.
Öz Türkçe Sözlük'ün genişletilmiş 12. baskısı dolayısıyla Ali
Püsküllüoğlu'yu kutlamak Türkçeseverler için gönül borcudur.
i Ragıp Gelencik, "Öz
Türkçe Sözlük (Genişletilmiş 12. Baskı)", Cumhuriyet Kitap (dergi),
sayı 565, 14 Aralık 2000, s. 15. (Daktilosuyla yazdığı özgün metinden aktardık.)
ii Öner Ünalan sözlükleri, "gerektiğinde bakılmak için yazılıp
yayımlanmış" kitaplardan saymazdı. Çevresindekileri, Türkçe sözlük okumaya
yönlendirmiştir. Dil Günlüğü adlı kitabında yer alan "11 Kasım
'79" tarihli günlüğünde şöyle söyler: "Sözlük okuyanların
çoğaldığını görüp seviniyorum."
"21 Mart '96" tarihli günlüğünde ise şöyle söyler: "Bana, yaklaşık
çeyrek yüzyıl önce, sözlük okumaktan ilk söz eden kişi Ali Püsküllüoğlu'dur.
Püsküllüoğlu çok eski bir sözlük okuru olmak gerekiyor. Onu sözlük yazmaya
özendiren şeylerden biri, sözlük okumaya çok erken başlaması olabilir, diye
düşünürüm.
"Sözlükler başka yapıtlara benzemez. Herkes herhangi bir sözlüğü kendisine en
kolay gelen biçimde okuyabilir. Ne yazık ki başat kanı, sözlüklerin okunmak için
değil de bakılmak için var olduğudur." (Bkz.: Öner Ünalan (Ragıp Gelencik),
"Dil Günlüğü", 1. baskı, Evrensel Basım Yayın, İstanbul, Ocak 2012, s.
44, 72.)
|
|