NÂZIM HİKMET'İN KEMİKLERİ VE YURTTAŞLIĞI[i]
Bugünkü (20 Aralık 1998) Cumhuriyet'in son sayfasında
"Nâzım'a Anlamlı Mezar" başlıklı bir haber var. Muğla'da Nâzım Hikmet
Parkı kurulmuş; parkın girişinde Nâzım Hikmet'in bir şiirinde söylediğine uygun
olarak, bir çınarın altına "sembolik mezar" konmuş. Sevmedim bu
"sembolik mezar" adını. Dilimizde bunun adı "makam mezarı"dır.
Yanılmıyorsam Yunus Emre'nin dokuz yerde makam mezarı vardır. Bunlardan Bursa'dakini
ziyaret ettiğimde Yunus Emre'nin orada gömülü olup olmadığını düşünmemiştim.
Orada saygı ve sevgi değer, gösterişsiz bir anıt vardı ve ziyaret edenlere Yunus
Emre'yi duyuruyordu. Değerli ve önemli olan budur.
Materyalist dünya görüşü anlamsal içeriği bakımından idealist dünya
görüşüyle karşılaştırılamayacak denli zengindir. Kimileri Nâzım Hikmet'in
Moskova'daki 200 parça kemiğini Türkiye'ye getirmeyi pek önemsiyorlar. Nâzım
Hiikmet'in kemikleri gömüldüğü yerde kalmalıdır. Nâzım Hikmet'in orada gömülü
olması yaşanmışla öyle ilişkilidir ki bu ilişkiyi koparmak ancak idealist dünya
görüşüne sapmakla başarılabilir. Nâzım Hikmet 200 parça kemik değildir. Ona
makam mezarı yapmak isteyenler, bu ülkede çınar ağacı bulmakta sıkıntı
çekmeyeceklerdir.
Bir de Nâzım Hikmet'in sözümona yurttaşlığı sorunu var. Nâzım Hikmet'in
yurttaşlığı alınmışmış da geri verilmeliymiş.[ii] Kim almış Nâzım
Hikmet'in yurttaşlığını? Nâzım Hikmet bu ülkenin öz oğludur. Adı sanı
bilinmeyen birtakım kişiler onun yurttaşlığını sözümona almışlarmış. Ve adı
sanı anılmayacak birtakım kişiler onun yurttaşlığını sözümona versinler
isteniyor. Böyle saçma sapan işlerle uğraşmak Nâzım Hikmet'in dünya görüşüyle
uzlaşmaz. Nâzım Hikmet bu ülkede her çınarın altında yatıyor. Öyle istediği
için değil, bu ülkenin öz oğlu olduğu için.
i Öner Ünalan'ın 20 Aralık
1998'de yazdığı "Nâzım Hikmet'in Kemikleri ve Yurttaşlığı" adlı
yazısı yayınlanmamıştır. (Daktilosuyla yazdığı özgün metinden aktardık.)
ii 25 Temmuz 1951 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye Cumhuriyeti
yurttaşlığından çıkarılan Nâzım Hikmet'in yurttaşlığı, 5 Ocak 2009 tarihli
Bakanlar Kurulu kararıyla geri verilmiştir.
|