|
ENFLASYONLU DÜŞÜNCELER[i]
Yıllardır bilinçle uygulanagelen bir ekonomi politikasının doğal
sonucu olup da emekçi yığınların gerçek gelirlerini sürekli düşük tutmaya
yarayan ve gökten zembille inmiş, başa çıkılmaz imiş gibi, çoğunluğu uyutmak
için "Enflasyon Canavarı" diye adlandırılan enflasyondan başka
enflasyonlar da var ülkemizde. Bunlardan en çok sözü edilen, şiir enflasyonu. Onu
öykü enflasyonu izliyor. Pek sözü edilmiyorsa da roman enflasyonu ve yazın ödülü
enflasyonu da var.
1951-56 yıllarında ülkemizde 60'ı aşkın yazın ve düşün dergisi var veya
çıkmış olmalı; çünkü Nurullah Ataç'ın "Dergilerde" adlı
kitabının dergi adları dizininde 60 dergi adı var. (N. Ataç, Dergilerde, TDK
Yayınları, Ankara, 1980.) O yıllarda altmış veya altmışı aşkın dergi bir
enflasyon belirtisi sayılmasa bile azımsanacak gibi değil. Günümüzde kaç yazın ve
düşün dergisi yayınlandığını bilmediğim için dergi enflasyonundan biraz
duraksayarak söz ediyorum. Bunca enflasyon varken niçin dergi enflasyonu da olmasın?
Yazılan şiirler ve öyküler büyük çoğunluklarıyla dergilerde piyasaya
çıktığına göre; dergi enflasyonu, şiir ve öykü enflasyonunu körükleyen
etkenlerden biri de olabilir.
Şiir ve öykü enflasyonuyla sarmaş dolaş yaşayanlar özellikle dergilerin yetkili
(seçici) emekçileri ve şiir yıllığı vb. hazırlayanlar. Bu emekçiler şiir ve
öykü enflasyonundan söz edip gittikçe daha çok, ama yazınsal bakımdan değersiz ve
az değerli şiirler ve öyküler yazıldığından azçok yakınıyorlar. Belli ki
yayıma sunulan şiir ve öyküler, niceliği durmadan artarken değeri durmadan eksilen
enflasyon parasına benziyor. Dergilerde yayımlanan şiir ve öykülerin düşük
nitelikli olması da enflasyon koşullarına uygun: Enflasyonla birlikte piyasa düşük
nitelikli metalarla dolmaya başlar.
Roman yazılması daha uzun bir emek zamanı gerektirdiği, şiire ve öyküye oranla daha
az üretilip daha zor pazarlandığı için olacak, roman enflasyonundan pek söz
edilmiyor. Ama bana öyle geliyor ki roman ödülleri seçici kurullarında yer alan
kişiler böyle bir enflasyon olduğunu biliyorlar.
Yetkili dergi emekçileri vb. şiir ve öykü enflasyonundan ekonomik anlamda da
etkileniyorlar; çünkü yayımlanacak şiir ve öykü bulmak için gittikçe daha çok
şiir ve öykü okumaları gerekiyor; bu yüzden harcadıkları emek zamanı uzayıp
emekleri ucuzluyor. Dergi okurlarına gelince, onlar da para verip aldıkları dergilerde
dört dörtlük şiirler ve öyküler bulamadıkları için paralarının
karşılığını alamadıklarını düşünüyor olabilirler.
1950'lerde ülkemizde pek az yazın ödülü olduğundan yakınılır, ödüller
çoğalırsa yazınımız büyük atılım yapar sanılırdı. Bugün kaç yazın ödülü
var, bilmiyorum. Yalnız, yayımlanmış kitapların (şiir, öykü, roman) arka
kapakları okununca görülüyor ki bir nice şair ve yazar bir veya birden çok ödül
almış. Demek ki yazın ödülü enflasyonu, dolayısıyla yazın ödülü almış şair
ve yazar enflasyonu da var. Ödül enflasyonunda ödül almış veya alacak yapıtlarda
genel bir yazınsal değer yitimi olması da doğaldır. Ödüller düşük nitelikli
yapıtları daha kolay pazarlama aracı olarak da kullanılmıyor değil. Denebilir ki,
ödüller de; şiir, öykü, roman yazmayı özendirmekle o yazın türlerinde enflasyonu
körüklüyorlar.
Kınalızade Hasan Çelebi "Tezkiretü'ş-şuara"sında 618 şaire yer
vermiş. Bunlar 1586'dan önceki yaklaşık üç yüz yıllık bir dönemde yaşamış
şairlerdir. Tezkireye göre her yüzyıla ortalama 206, her yıla 2 şair düşüyor.
Kınalızade'nin ayıklayıp Tezkiresine almadığı ve şiirlerine ulaşamadığı
şairlerin sayısı ise belirsiz. Demek ki şiir enflasyonu; öyle yeni, günümüze
özgü bir olgu değil. Ayrıca, son elli yılda yayımlanmış dergilere şöyle bir göz
atılırsa görülür ki on binlerce dergi sayfasında görülmüş pek çok şair ve
yazardan günümüze kalanlar ve yazın tarihimize girenler parmakla sayılabilir.
Yukarıda ayrı ayrı andığım enflasyonların hepsine birden yazınsal enflasyon adı
verilirse, denebilir ki; yazınsal enflasyon her çağda ve her ülkede olagelmiştir.
Yalnız, yazınsal enflasyon oranı çağdan çağa, ülkeden ülkeye değişmiş ve
değişiyor olabilir. Tepkilere bakılırsa biz bugün yüksek oranlı bir yazınsal
enflasyonla karşı karşıyayız.
Kendi payıma yazınsal enflasyonla savaşılmak gerektiğini düşünmüyorum. Bence
doğal ve yararlı bir enflasyon bu. Yazın alanında üretici olmaya özenenler çoksa,
bunda yerinilecek ne var? Ayrıca, unutmayalım ki, şiir, öykü, roman, yazınsal
yaratılar olarak biraz da bu enflasyonla toplumsallaşıyorlar.
Ancak, yazınsal enflasyondan zarar görenleri unutmayalım. Onlar, haklı olarak, bu
enflasyonla savaşmayı gerekli görebilirler. Böyle bir savaşı göze alırlarsa
başvurabilecekleri kimi önlemleri bu yazımdan çıkarabilirler. Yazınsal enflasyonun
sıfırlanmaz olduğu unutulmayıp alçakgönüllü davranılırsa enflasyon oranı az da
olsa düşürülebilir sanıyorum.
i Ragıp Gelencik,
"Enflasyonlu Düşünceler", Değintiler, Evrensel Kültür (dergi),
sayı 75, Mart 1998, s. 48-49.
Evrensel Kültür'ün anılan sayısında, iki "değinti" yer alıyor; buraya
aktardığımız ikincisi. Öncekini ("Şiir Ucuzlatılmak İsteniyor") okumak
için buraya
tıklayınız.
|
|