Hakkında Yazılanlar | Anılar

ÖNER ÜNALAN[i] | Rıza Duru

69-70 ÇIKIŞLILAR, ÖNCESİ VE SONRASINDAN BAZI MEZUNLARIN KATILIMI İLE BU YILKİ BULUŞMAMIZ (2019), SEVGİLİ HÜSEM'İN ÖNCÜLÜĞÜNDE GÜMÜLDÜR'DE YAPILDI. BU TOPLANTIMIZDA, HÜSEM'İN ÇABALARIYLA, SEVGİLİ EFSANE ÖĞRETMENİMİZ ÖNER ÜNALAN'I DA ANDIK.
O ANMADA, BANA DA ÖNER ÜNALAN'I ANLATMA GÖREVİ DÜŞTÜ.

Sanırım Öner Ünalan'ı anlatmanın kolay olmayacağını herkes kabul eder! Doğrusu, Hüsem bu görevi verince ben de epey panikledim. Ama Yunusemreliler için her şeyiyle ortada olan ve efsane olmuş bir kişiliği anlatmanın zorluğu yanında, özgün ve kolay olanaklar sunan bir yanı da vardı.
Bazı notlar almama karşın, yazılı bir metinden okuyarak anlatımı, efsane bir kişilik anlatacaksam, hem anlattığım kişi için, hem de benim için uygun düşmeyeceğini düşünüp, doğaçlama konuşmayı yeğledim!
Yunusemre'ye yolu düşüp, altı/yedi yıl burada eğleşen, okuyan, okutan ve çalışan şanslı kuşaklar, insanlar, nice anlı şanlı efsane olmuş yöneticiler, öğretmenler, çalışanlar gördü ve birlikte yaşama şansı buldu. Bu efsane olmuş kişiliklerin başında gelenlerden biri, dahası en başta geleni Öner Ünalan'dır. Öner Ünalan bu efsaneler içinde hep bir adım öndedir, sanırım da hep bir adım önde kalacak! Ve biz 65-66-67-68-69-70 çıkışlı kuşaklar, bu sevgili öğretmenimizi tanımak, öğrencisi olmak, Yunusemre havasını onunla koklamak şans ve mutluluğunu yaşayan bir kuşağız!

ÖNER ÜNALAN DEYİNCE, ŞÖYLE BİR DURUP, UZUNCA BİR SÜRE DÜŞÜNMEK GEREKİYOR!

Çünkü karşımızda sadece değerli bir öğretmen yok! Bir tane Ünalan yok, birçok Öner Ünalan var.
Bildiğiniz gibi, biz onu ilk tanıdığımızda bir tarım dersi öğretmeni olarak tanırdık. Bildiğimiz geleneksel öğretmen beklerdik ilk derste. Ya da beklentilerimiz o yönde olurdu. Ama yanıldığımızı daha sınıfa girip, "Günaydın arkadaşlar!" dediğinde, onun kendine özgü, dikkate almanız gereken özgün bir öğretmen olduğu izlenimini hemen alırdınız! Duruşu, anlatımı, dili kullanışı, yorumları, soruları ve yanıtlarının farklılığı ve özgünlüğünün hemen ayırdına varırdınız! Kuşkusuz, tartışmasız üstün nitelikte bir tarım dersi öğretmeniydi de. Ancak asıl önemli yanı, çok donanımlı, yetkin bir tarım uzmanıydı! Bilimsel bilgi donanımı, çok üst düzeyde idi! Bilimsel bilgisi sözde olmayıp, asıl, bildiklerini dört dörtlük alanda uygulayan, bilgisini eyleme dökmekte üstün yetenekleri olan biriydi! Bize çılgınca gelen birçok projeyi, kurak, susuz coğrafyanın ortasında kıraç Atatürk Tepesi'ni yeşil çam ormanına dönüştüren, erkek dişi (doğrusu ben ilk kez 'erkek' elmayı o projeyle öğrenmiştim) elmaları aşılayarak daha güçlü ve verimli elmacılığı, (bekli de Türkiye'de ilk uygulamadır) krizma yapmayı, sebze ve meyve bahçesi kurmayı ve yetiştirmeyi bizimle birlikte tıkır tıkır uyguladığına hemen hepimiz tanığız. Yine çevre köylerden, Hamidiye, Arapören,Yeşilyurt köylüleriyle kurduğu sıcak ve candan ilişkilerle o köylerde başlattığı sulu tarım, tarımda yeni modern araçları kullanma çabaları, o köylerin bu gün örnek ve gelişmiş köyler olmasını sağlayan bir uzmandı. Önemli özelliklerinden biri de yaptığı tüm işleri sağlam düşünüp çok iyi planlayan, en ince noktasına kadar ve planladığını yaşama uygulayarak kesin olumlu sonuçlar alan bir uzmandı.

ÜNALAN'IN BİZE İLK YANSIYAN BU YANIYDI. AMA ONUN YAPISINDA BİR ÇOK ÜNALAN VARDI Kİ ASIL SÖZ EDİLESİ YANLARI ONLARDIR. ÖNER ÜNALAN'IN EN ÖVÜLMEYİ HAK EDEN YANI, FELSEFECİ YANIYDI.

Felsefeyi çok iyi özümsemiş, felsefenin tüm alanlarını adeta hatmetmiş, benim diyen çoğu felsefeciyi cebinden çıkaracak kadar, felsefi disiplinlere olağanüstü hakimiyeti vardı! Hem diyalektik materyalist felsefeyi, hem idealist felsefeyi en ince ayrıntılarına kadar, eski Yunan'dan günümüze değişimine, gelişimine hakimdi! Öyle olmasaydı, dünyanın en zor ve belalı işi Darwin'i çevirme işine soyunması ve başarılı bir çeviri yapması olası değildi. Dünyanın hele de İslam coğrafyasının en belalı işi: Evrim Teorisi ve ona bağlı olarak Türlerin Kökeni, İnsanın Türeyişi, İnsan ve Hayvanlarda Cinsel Yönelim ve Davranışlarının Kökeni, yine Stalin'den Taktik ve Strateji, Ernst Glaeser'den savaşı ve savaşın cephe gerisi felaketini, savaş karşıtı felsefi eseri, saydığımız bu bilimsel yapıtları başarıyla çeviremezdi! Aramızdan ayrılmadan hemen önce yazdığı "Darwin Ne Yaptı?" felsefi ve bilimsel kitabını yazmayı başaramazdı! Çeviri dünyasının o güne kadar hiçbir çevirmenin girmeye cesaret edemediği bu en zor alanlarda olağanüstü özgün çeviriler yapmaya girişemezdi! Yukarıda saydığım o önemli eserlerle çorak Türkiye topraklarını gerçek bilimle buluşturmuştur! Ve eğer bu gün ülkemizde Darwin, evrim kuramı, canlıların türeyişi, türlerin kökeni ve evrimi konuları inkar edilemez gerçekler olarak gündeme girmiş, kabul görüyorsa, ülkemiz bilim dünyası gerçek bilimsel yolunu bulmuşsa, bu felsefeci ve usta çevirmen Öner Ünalan sayesindedir! Kısacası çevirmenlik çok zor, belalı bir iştir. Bir öykü, bir roman, bir anı vs. çevirmek oransal ve görece olarak kolaydır. Ama Darwin çevirmek öyle sıradan bir çeviri işi değildir! Darwin'den çeviri yapabilmek için hem bilimsel bilgiyi, hem felsefeyi, bilimsel ve sanatsal tüm disiplinleri, tıbbı, matematiği, tarihi, tarihin gelişimini, evrelerini, biyolojiyi, fiziği-kimyayı, jeolojiyi, antropolojiyi, arkeolojiyi, tüm bilimsel disiplinleri dört dörtlük bilme gereksinimi vardır. Yetmez, çok iyi bir edebiyatçı olacaksın, çok iyi bir dilci olacaksın, hem kendi dilini, hem de çeviri yaptığın dili yutacaksın! O nedenle çeviri yaptığı alanı baz aldığımız da çok yetkin ve usta bir felsefeci-çevirmen Ünalan görürüz!
Benim gözlemlediğim bir diğer Ünalan ise, sanatçı Ünalan'dır. Dilci Ünalan'dır... Dil-edebiyat-sanat üçlüsü, çevirmen Ünalan'la yakından ilintilidir! İyi bir çevirmenin kendi diline, yabancı dillere hakimiyeti baş koşuldur. Edebiyatın, sanatın tüm dallarıyla yüz göz olması gerektir. Ne ki: Ünalan'ın yukarıda saydığım alanlarla bağı salt çevirmenliğiyle ilgili bir bağ değildir! O bu gereğin ötesin de, estetik ve plastik zevkleri gelişmiş ve içselleştirmiş, duygulu, içli, ülkesini, yurdunu, onun dertlerini, acılarını, umutlarını kaygılarını, tasalarını, geleneklerini-göreneklerini yakından bilen, tanıyan, yüreğinde duyumsayan ve bunu çevirdiği kitapların dışında, yazdığı öyküleri, makaleleri, söyleşileriyle sanata döken, başarılı yapıtlar ortaya koyan edebiyatçımızdı da aynı zamanda! Yazdığı öyküler Yunus Nadi Ödülü alacak değerde ve önemde bir edebiyatçıdır. Dil üzerine güncelerden oluşan Dil Günlüğü, özgün bir dil yapıtıdır!

O, SANATIN DİĞER DALLARIYLA DA YAKINDAN İLGİLİYDİ. ÇAĞDAŞ KLASİK MÜZİKTEN, HALK MÜZİĞİNDEN, RESİMDEN, HEYKELDEN DE ANLAYAN, HOŞLANAN, ZEVK ALAN VE SEVEN BİRİ OLDUĞUNDAN EMİNİM!

Zira hiç unutmadığım bir anımı paylaşırsam, onun dünyasını daha iyi anlayabiliriz! Son sınıftayız, boykottan az önceleri. Bir akşam üzerine doğru atölyelerden taraf geziyorum! Sigaram da yok! O tarafta içenlere rastlarsam bir iki firt çekerim düşüncesiyle o tarafa yönelmişim. Baktım, Öner Bey atölyelerin alt yolundan meşhur bisikletiyle aheste aheste geliyor. Güz mevsimi, her taraf yazdan kurumuş! Elinde kocaman bir köpekdikeni demeti. Zaten yavaş seyrediyor, ben yanımdan geçerken saygı ve korkuyla karışık yarı hazır ol kenarda durdum! Önümde yavaşladı, "Nereye böyle arkadaş?" "Şöyle geziniyorum, öğretmenim!" dedim, ama aklım topladığı köpekdikenlerinde. Bizim için bir kıymeti harbiyesi olmayan bu dikenleri ne yapacak meraki?! "Öğretmenim, bu köpek dikenlerini ne yapacaksın?" "Beğenmedin değil mi benim çiçekleri? Vazoya yerleştirdiğim de gör sen onları! Çok güzel ve estetik bir görünüşü olacak!" diye açıklayip ayrıldı! Sonra boykottan atıldık, Kütahya'yı falan gezip Danıştay kararıyla okula dönüp kavga-dövüş okulu bitirip okuldan ayrılacağımız günlerin bir akşamı ben, Olcay, Mehmet Emin Beyazıt, bizi yemeğe aldılar. Sevgili Gönül öğretmenimle bize güzel bir rakı sofrası hazırlamışlardı ve ilk kez ben öğretmenlerimizle bir masada rakı içip kadeh tokuşturmuştum! Asıl önemlisi, benim zerre değer vermediğim köpekdikenleri de bir vazoda harika bir düzenlemeyle bizi seyrediyordu! O zaman bir kez daha anladım ki karşimdaki öğretmen kuru, bizim sıradan gördüğümüz kıraç bitkisi köpekdikeninden bile bir sanat eseri yaratabilen bir kişilikti. Sonraki yıllarda estetik ve plastik zevklerim geliştikçe bu anı beni hep gülümsetmiştir!

ÖNEMLİ BİR ÖNER ÜNALAN PORTRESİ DE, BİR 'BABA', BİR EŞ, ÖRNEK BİR İNSAN OLARAK KARŞIMIZA ÇIKAN ÜNALAN'DIR!

Benim hayranlıkla ve gıptayla seyrettiğim Ünalan yani! Eşiyle, çocuklarıyla, abartısız, gösterişiz, o sıradan gibi görünen, olağanüstü saygılı, içten, yapmacıksız davranışları, onlarla olan ilişkisidir. Onlara verdiği değeri hiç dışarı vurmuyor görünse de, o içtenliğin ve yalınlığın, o kendine özgü konuşmaların, bakışların, sözcüklerin içinde o değeri fazlasıyla görürdünüz zaten! Kısaca bir baba, bir eş ve insan olarak da bizlere inanılmaz bir örnekti!

SON ÜNALAN SAPTAMAM DA, AYDIN VE YURTSEVER VE ANTİ-EMPERYALİST OLARAK ORTAYA ÇIKAN ÖNER ÜNALAN'DIR!

O, sözcüğün tam anlamıyla tavizsiz bir aydın ve yurtseverdi! Amerika'da üst eğitimini almış olmasına karşın, iflah olmaz bir Amerika karşıtıydı. Tabi Amerika karşıtlığı, Amerika halkları karşıtlığı olarak anlaşılmamalı! O aynı zamanda tüm dünyada da barış ve kardeşlik savunucusu idi. Ta başından beri ilerici, çağdaş ve demokrat bir aydındı. Asla eğilip bükülmeyen, rüzgar esimine göre değil, kendi bildiği ve içselleştirdiği doğrularına göre yaşayan bir aydındı. O, halkının dertleriyle dertlenen, acılarını acısı bilen, duyarlı, merhametli, içten bir aydındı... O, halkına hiç bir zaman, hiçbir koşulda yalan söylemedi. Halkını hiç aldatmadı. Yaşamı boyunca o uzun boyu gibi dik durup hep gerçekleri savundu! Kimsenin hakkına asla el atmadı. Gelebileceği çok yüksek orunlar, olmasına karşın, çıkarı için tavrını ve dik duruşunu asla değiştirmedi. Kısacası o solcu bir yürek, bir içten Marksistti, ülkesinin sol, törel bilinciydi, aktöresiydi! Kısacık ömründe üretken, verimli, ülkesinin sanatına, eğitimine, çağdaşlık kavgasına, bilim dünyasına inanılmaz katkılar sundu! Çok yalın ama dolu, dolu yaşadı. Çok güzel içki içerdi ama ömründe bir kez bile sarhoş gören olmadı. Bizler böyle bir öğretmeni tanıyıp öğrencisi olma şansını ve mutluluğunu yaşadık! Bize ışık oldu, yolumuzu aydınlattı. Yaktığı meşale hala yolumuzu aydınlatıyor!

ANISI ÖNÜNDE ÖZLEMLE VE SAYGIYLA EĞİLİYORUM.

27 Nisan 2019, Gümüldür Buluşması.

Not: Doğaçlama sunulmuş olup, toplantının uzamaması için kısa kesilmiş, bazı bölümler notlarımdan yazıya eklenmiştir.


i Öner Ünalan'ın 1963-69 yılları arasında tarım öğretmenliği yaptığı Yunus Emre İlköğretmen Okulu'nda (eski Çifteler Köy Enstitüsü) öğrencisi olan Sayın Rıza Duru'nun 27 Nisan 2019 tarihinde gerçekleştirilen Yunusemreliler'in Gümüldür Buluşması'nda yaptığı konuşmanın metni. (Yazıyı, Sayın Duru'nun izniyle aktarıyoruz.)