|
DARWİN NE YAPTI?[i] | Ahmet Say
Değerli
bir yazar, çevirmen olan, ayrıca dilbilime ve yaşambilime uzun yıllar gönülden emek veren Öner Ünalan
(1935-2011), benim en sevdiğim ve saydığım dostlarımdandı. Onunla birlikte "Türkiye Yazıları" dergisini
kurduk; Cemal Süreya'nın dergiden ayrılmasından sonra, Türkiye Yazıları'nın yaşaması için birlikte çaba
gösterdik. Bu çaba, sıradan bir "iş arkadaşlığı" değildi. Öner'le birçok ortak değere sahiptik: "Dava"
olarak benimsediğimiz toplumsal ve siyasal düşüncelerin derinleşmesi yolunda dayanışma içindeydik. Onun
ortaya koyduğu kimi bilimsel sosyalist çözümlemelerin ışığında ben, başta "Türkçenin gelişmesi" olmak
üzere, birçok konuda önümü daha açık seçik, daha belirgin gördüm.
Böyle bir dost bulmak kolay
mı?
Öner, daha önce hiçbir
aydınımızın göze almadığı çalışmalar yapmıştır: İngilizce ve Almanca'dan eserler çevirmekle
kalmayarak Marx'ın, Engels'in, Lenin'in Türkçeye henüz kazandırılmamış kimi eserlerinin de
çalışmalarıyla yayımlanmasını sağlamıştır. Çeviri alanında daha da yetkinlik gerektiren yaşambilim
(biyoloji) kitaplarını dilimize kazandıran yine Öner Ünalan olmuştur. Bu kitaplar, Charles Darwin'in üç
temel eseri olan
Türlerin Kökeni, İnsanın Türeyişi ve Seksüel Seçme'dir.
Öner'in deyişiyle,
"Darwin'in adı, evrim teorisinde silinmez bir damgadır. Bu teori, yeryüzünde yaşayan ve eskiden
yaşayıp tükenmiş türlerin nasıl ortaya çıktıklarını aydınlatma çabasının ürünüdür. Darwin'e varıncaya
kadar yaşambilim, dağınık bilgiler toplamından başka bir şey değildi. Darwin, ortaya koyduğu teoriyle
bu dağınık bilgileri toparlamıştır. Yaşambilim, Darwin'le birlikte ve ondan sonra materyalist ve
diyalektik bir temele oturmuş, gerçekten bir bilim olmuştur."
Darwin'in başta gelen
kitaplarını yetkinlikle ve anlaşılır bir anlatımla Türkçeye çeviren Öner Ünalan'a, "Darwin teorisi
üzerine popüler bir kitap çevirmeyi de düşünür müsün?" sorusuna o, şöyle cevap vermişti:
"Öyle bir kitap
çevirmektense yazarım!"
Evrensel Basım Yayın
tarafından 2012 yılının son aylarında yayımlanan Darwin Ne Yaptı? başlıklı 127 sayfalık yayın,
Öner tarafından yazılmış işte bu kitaptır. Böylelikle Darwin teorisi, Öner'in deyişiyle "Türkiye
koşullarında yetişmiş kişiler için" kaleme alınmıştır.
Kitabın kısacık
"Önsöz"ünde şöyle diyordu yazarımız:
"Kitaba ad olan
soruyla ilgilenen okur, sıradan okur olamaz. Böyle düşündüğüm içindir ki kitabımı Darwin'in yöntemini
tanıtır biçimde yazdım. Bu gibi popüler kitaplarda göz önüne alınmayan kimi ayrıntılar üzerinde
özellikle durdum. Ayrıca, kitabım öykü gibi okunabilsin istediğim için, notlarda ek ve açıklayıcı
bilgilere yer
vermedim."
Darwin Teorisi Türkiye'de nasıl yaygınlaşabilir?
Öner gibi önemli bir
aydının, Darwin Teorisi'nin yurdumuzda herkesçe bilinir olması ve yaygınlaşması yolundaki çabalarını,
okurlarımızın önemseyeceğini biliyorum. Dilimizde yayımlanan Türlerin Kökeni ve İnsanın
Türeyişi adlı kitaplar, teorinin omurgasıdır; bu iki kitap, aslında aydınlarımızın çabuk
kavrayabileceği, hatta zevkle okuyabileceği bir anlatımı sergiler. Ama yine de, Darwin Teorisi'nin
"popülerleşmesi" demek olan "tanınır olmak" ve "gereğince yaygınlaşmış olmak" konusunda, aşılacak
uzun yollar bulunuyor önümüzde.
Soyut bir söz oldu
"aşılacak uzun yollar". "Önümüzde, hâlâ geçerli olan engeller var" demek istedim: Bugün, ülkemizin
insanları büyük oranda, Darwin'in teorisini ya tanımıyor, ya da ona bilerek sırt çeviriyor: Birincisi,
eğitim sistemimizde doğal evrimle ilgili olarak bilimsel görüşe gereken yer verilmemektedir.
İlköğretimde sınıf öğretmenleri ve izleyen yıllarda biyoloji öğretmenleri, yeri geldiğinde Darwin
Teorisi'ni anlatıyor mu dersiniz? Sınavlarda bu konuda sorular bulunduğunu düşünüyor musunuz?
İkincisi, bu konudaki dinsel dogmalar, "yaratılış" sorununda, canlılar âlemini birbiriyle ilişkisiz,
değişmez türler topluluğu olarak anlatır. Ayrıca insan, o âlemin dışında ve üstünde tutulur. Bu
dogmatik inançlar hâlâ geçerlidir.
Yaratılış dogması ve Darwin
Ayrıntıları bırakıp
sadede gelelim ve bir karşılaştırma yapalım:
Yaratılış dogması,
"Yeryüzünde yaşam nasıl başladı?" sorusunu şöyle cevaplar:
"Yeryüzünde yaşam,
yaratılarak başlamıştır!"
Öner Ünalan, Darwin
Ne Yaptı? adlı kitabında, "Yaratılış Dogması" diye bilinen, kesin ve dokunulmaz varsayımlarda,
türler üzerine söylenenleri şöyle özetlemiştir:
A: Bütün türler, üç gün
sürmüş bir yaratmanın ürünüdür.
B: Her tür,
öbürlerinden ayrı ve bugün nasılsa öyle yaratılmıştır.
C: İnsan, bütün
canlılardan apayrı (Tanrı'nın suretinde) yaratılmıştır.
D: Bugünkü türler,
tufandan Nuh'la birlikte kurtulmuş belirli sayıdaki canlıların dölleridir.
Darwin ise bütün
bunların yanlışlığından hiç kuşku duymadığını açıkça söylemiş, doğal evrimin nasıl oluşup
geliştiğini bilimsel olarak belirtmiştir. Öner Ünalan, Darwin'in vardığı sonuçları, yukarıdaki
dogmalarla sınırlı olarak karşılıklarını şöyle belirtmiştir:
A. Türler, pek uzun bir
evrim sürecinin ürünüdür.
B. Hiçbiri değişmez ve
kalımlı olmayan türlerin kesin olarak hepsi, ortak bir ya da birkaç kökenden gelmektedir.
C. Yeryüzünde belirişi
söz konusu olunca, insan, canlılar âleminin dışında ve üstünde değil, bütün canlılarla birlikte
düşünülmelidir. Çünkü onlarla kökendeştir.
D. Yaşayan canlı
biçimlerinin hepsi, Kambriyum Dönemi'nden önce yaşamış olanların doğrudan doğruya dölü olduğu için,
kuşakların o bilinen ardışımı (birbirini izlemesi) asla kesilmemiştir ve ayrıca, dünyayı tümüyle
ıssız bırakmış bir tufan olmamıştır.
Öner Ünalan, Darwin
Teorisi'nin can alıcı noktalarını özetledikten sonra şöyle yazar:
"Böylece canlılar
âlemi, insanı da içermek üzere, bir bütün olarak; yaşam da bir süreç olarak görülüyor. Yalnız, burada
"Yeryüzünde yaşam nasıl başladı?" sorusuna yanıt yok.
Yeryüzünde yaşam
nasıl başladı veya cansız maddeden canlı madde nasıl doğdu? Bu soru organik evrimle değil, yaşam
öncesi kimyasal evrimle ilgilidir. Onun içindir ki Darwin, yeryüzünde başlamış olan yaşamın nasıl
gelişip bugünkü türlere ve insana vardığı ile ilgilenir yalnızca. Ancak şu soruyla da ilgilenecektir:
Cansız maddeden
bugün de canlı doğuyor mu?"
Tevrat'tan alıntılar
Charles Darwin der ki:
"... Başarabildiğim
en titiz çalışmadan ve en nesnel yargılamadan sonra, doğa bilginlerinin yakın zamana dek benimsedikleri
ve eskiden benim de benimsediğim görüşün
—yani, her türün başlı başına yaratılmış olduğu görüşünün— yanlışlığı konusunda hiç kuşkum yoktur."
Öner Ünalan der ki:
"Darwin'in burada
görüş dediği, Tevrat'taki Yaratılış Dogması'dır. Tanrı'nın evrendeki bütün nesneleri altı günde yaratıp
yedinci gün dinlenmeye çekildiğini belirten bu dogma şöyledir:
..."
Devamına geçmeden, Ünalan'ın
sözünü keserek bir açıklama yapayım:
Ben bu yazıma, Tevrat'ta
anlatılan yaratılış dogmasının bütün günlerini değil, yalnızca birinci ve altıncı günlerini alacağım.
Tamamını okumak isteyenler ya Tevrat'ı açıp okusun, ya da Öner Ünalan'ın
Darwin Ne Dedi? adlı kitabının 15. ve 16. sayfalarına bakıversin. Aşağıda,
Tevrat'tan derlediğim yalnızca 1. ve 6. günlere ilişkin paragrafları bulacaksınız:
"Başlangıçta Allah
gökleri ve yeri yarattı. Ve yer ıssız ve boştu; ve enginin yüzü üzerinde karanlık vardı; ve Allah dedi:
Işık olsun, ve ışık oldu. (...) Ve Allah ışığı karanlıktan ayırdı. Ve Allah ışığa Gündüz, ve karanlığa
Gece dedi. Ve akşam oldu ve sabah oldu, birinci gün.
"Ve Allah dedi:
Yer, cinslerine göre canlı mahlûkları, sığırları ve sürünen şeyleri, ve cinslerine göre yerin
hayvanlarını çıkarsın; ve böyle oldu. Ve Allah yerin hayvanlarını cinslerine göre, ve sığırları
cinslerine göre, ve toprakta sürünen her şeyi cinsine göre yaptı; ve Allah iyi olduğunu gördü. Ve Allah
dedi ki: Suretimizde, benzeyişimize göre insan yapalım. (...) Ve Allah insanı kendi suretinde yarattı;
onları erkek ve dişi olarak yarattı... Ve akşam oldu ve sabah oldu, altıncı gün." (Tevrat,
"Tekvin", Bap 1, Ayet 1-31).
Dinlerde aynı dogma
"Yaratılış" dogmasına göre
insan şöyle yaratılmıştır:
"Ve RAB Allah yerin
toprağından adamı yaptı, ve onun burnuna hayat nefesini üfledi; ve adam, yaşayan can oldu... Ve RAB
Allah dedi: Adamın yalnız olması iyi değildir; kendisine uygun bir yardımcı yapacağım... Ve RAB Allah,
adamın üzerine derin uyku getirdi, ve o uyudu, ve onun kaburga kemiklerinden birini aldı, ve yerini
etle kapadı; ve RAB Allah, adamdan aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaptı." ("Tekvin", Bap
2, ayet 7 ve 18-22).
Şimdi izin verin de çoğu
arkadaşın "Hocam" dediği bir inanç
adamı olarak "Nuh zamanındaki Tufan" konusuna da değineyim:
Yukarıda anlatılan
yaratılıştan sonra, Nuh zamanında Tufan, yeryüzündeki bütün canlıları yok eder; yalnız Nuh, oğulları,
karısı, gelinleri ve Tanrı'nın buyruğu üzerine
"Bütün yeryüzü üzerinde zürriyetlerinin sağ kalması için, kendisine her temiz hayvandan erkek
ve onun dişisi olarak yedişer; ve temiz olmayan hayvanlardan, erkek ve onun dişisi olarak ikişer;
göklerin kuşlarından da erkek ve dişi olarak yedişer yedişer" ("Tekvin", Bap 7, ayet 2 ve 3)
gemisine aldığı canlılar sağ kalır.
Yaratılış Dogması,
Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamlık'ta, birbirini izleyerek aynı içerikte yer almış, Kur'an'da da
şöyle denmiştir:
"Elinizde bulunan
Tevrat'ı doğrulayarak indirdiğim Kur'an'a inanın." (Bakara suresi, ayet 4). Ayrıca, Kaf
Suresi'nde şöyle denmiştir:
"And olsun ki, gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları altı günde yarattık." (Kaf
Suresi 38).
Bu kadarını yeterli bulmayan
kişiler, şu öteki surelere de bakabilir: Araf 54, Yunus 3, Furkan 59, Secde 4, Fussilet 9-12, Hadîd 4.
Bir sabah uyandığınızda...
Darwin'in yaşambilim teorisini
sergileyen üç kitabın çevirisini yaptıktan sonra, Darwin'in çalışmalarını özgün bir kitapta özetle
açıklayan Öner Ünalan
dostumun temel amacı, kitlelerin teoriyi anlayıp benimsemesi ve bu bilgilerin halk katmanlarında
olabildiğince yaygınlaşmasıydı. Öner, her fırsatta dönüp dönüp bu umudun yaşama geçmesini isteyen sözler
söyler, aydınlarımızın böyle bir kampanyaya katılmasını düşlerdi.
Öner'in ölümünden bir yıl
kadar sonra, Darwin Ne yaptı? adlı, Evrensel Yayınları'ndan çıkan kitabını
okuyunca kendimi bu konuya o denli kaptırmıştım ki, bir gece Öner düşüme girdi ve önemsediği bir konuya
her zaman başlarken söylediği gibi, "Yahu Ahmet..." dedi önce. Biraz bekleyip "Yahu Ahmet, senin o sivri
kaleminle Darwin Teorisi'ni kitlelere mal etmek için birkaç satır yazsan ya" diye sözünü sürdürdü. "Hele
bir düşüneyim" dedim. Dişlerini sıktı. (Öner, zorlu bir işi başarması gerektiği zaman böyle dişlerini
sıkardı.) Sonra aramızda şu diyalog geçti:
"Önerciğim, önce kitabın
adını değiştirmelisin."
"Ne olmalı kitabın adı?"
"Sen Ne Yaptın Darwin?"
"Ne demek o?"
"Sen ne halt ettin Darwin,
demek... Bak dostum, Darwin, günümüzden yaklaşık üç bin üç yüz yıl öncesinde Musa Peygamber'le başlayan,
M.Ö. 5. yüzyılda ise Babil bilginlerinin de desteklediği, sonunda Tevrat'ın İbranice yazılmasıyla
sonuçlanan 'Yaratılış' ve Nuh dönemindeki 'Tufan' efsanelerini duman etmiştir! Neymiş?
'Evrim teorisi'ymiş! Neymiş? Tufan diye bir olay olmamışmış... Mışmış da mışmış... Bilimmiş, teoriymiş...
Mişmiş de mişmiş..."
Sonra birden uyandım ve
"Darwin ne yaptı?" diye düşündüm.
Siz de bir sabah
uyandığınızda, "Darwin ne yaptı?" diye düşündünüz mü hiç?

i Ahmet Say,
"Darwin Ne Yaptı?", Evrensel Kültür (Aylık Kültür,
Sanat, Edebiyat Dergisi), sayı 256, Nisan 2013, s. 20-22.
Öner Ünalan'ın "Darwin Ne Yaptı?" adlı kitabı ile ilgili
bilgi için buraya
tıklayınız.
|
|